20 Eylül 2014 Cumartesi
Vazgeçilen Hayaller...
Güvenebileceğin belli insanlar vardır bu hayatta. Onlar, vazgeçilmezlerin olmuştur belki de "sonsuzluğum" diye tasfir edersin onları. Hayattaki tüm hayallerin, ideallerin onlar için sabun köpüğü olarak kalmış, gerçekleşememiştir...
Ama yine de mutluyum diyebilmişsindir her şeye rağmen. Sorgusuz, sualsiz ve en önemlisi koşulsuz benimsemişsindir onları. Onlarsız bir hayat, hayal edemeyeli sanki asırlar olmuştur. Kendini hatırlamıyorsundur daha öncesinde ve tanıyamıyorsundur.
Güven zor iştir. Tehlike sınıfı çok yüksektir mesela güvenin. Çünkü, çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Yine de güçlü bir yapısı vardır insanoğlunun. En güçlü fırtınalara karşı bile, istikrarlı bir benliği vardır. Umursamaz, soğuk tavırlarını yumuşatan tek şey; sadece saf sevgidir. Ama bunun için tüm hayallerinden vazgeçtiğinde, sağlam bir duruş istersin karşında ve zaten bu en doğal hakkındır aslında...
Bu çok zor bizim toplumumuzda, çoğu kişi sadece mecbur olduğu için seviyor gibi görünüyor birbirlerini, belki biraz da alışkanlık. Saygı sınırları deniz seviyesinin altında yaşamaya çalışan, belki milyonlar var dışarıda bir yerlerde. Hayattan aldıkları tat; biraz tuzlu, biraz hüzünlü... Kendini duygulara karşı kapatmış robotsal hareketlerle, günlük devinimler arasında ismine _yaşam_ dediği olguyu inadına sürdürüyorlar. Ne yazık... Yazık ki bir çoğusu buna inanılmaz zorlanıyor, hırpalanıyor.
Sonra aynaya bakıyorsun ve aslında şanslı olduğunu görüyorsun. Hayallerinin o kadar da önemli olmadığını hissediyorsun çünkü, sen belki o milyonların hayalini yaşıyorsun farkında olmadan. Esaret karşısında, hayallerin ne kadar önemsiz şeyler olduğunu anlayıp, mutlu oluyorsun. Başkalarının hüznü, seni içindeki melankoliden bu şekilde kurtarıyor işte...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder