1 Ekim 2014 Çarşamba
An Gelir Sorgularız Yaşamı...
Hayata büyük bir ümitle başlayan balık sürüleri, denizin derinliklerinde balıkçılar tarafından gerilmiş ağlara takılarak her şeyi noktalıyorlar. Onlar için yaşamın anlamı, ağlara kadar yüzebildiklerinden ibaret...
Hislerin karmaşıklığı da belki bizi sadece ağlara dek canlı tutabiliyor. Hayatın karanlık dehlizleri var; ümitlerimizi elimizden alıp, her şeyi imkansızlaştıran ve yalan kılan dehlizler. Tüm bunların kısacık bir rüya olduğunu bilipte inadına yaşamaya çalışmak, o kadar acı verici ki. Ve hala sevmeye çalıştığımız bu yaşam, arkamızdan kimbilir daha ne karanlık planlar yapıyor...
Ciğerlerimize çekiyoruz gri şehirlerin bu tozlu havasını, belki beynimizi uyuşturup her şeyi unutmak için dibine vuruyoruz alkolün. Ne var ki, bunların hiçbiri uzak tutamıyor bizleri; bizim takılmak zorunda olduğumuz ağlardan. Bazen de uçurumun kenarında açan çiçekler gibi olduğumuzu düşünüyorum. Manzaranın güzelliği nefes kesici, oysa ki her daim ölümle burun burunayız....
Yalanlar... Onlar bir hain bir tiyatro oyunundaki tiradın sözleri gibi; gerçeği yansıtan ama sadece rolden ibaret. Rolümüzü unuttuğumuzda ise yaptığımız doğaçlamalar; işte yaşamın gerçek yüzü bunlar..
Tüm hüzünler, melankoliler hiçbir zaman yaşanmışlıkları sıfırlayıp doğduğumuz güne getirmiyor bizleri. Bir insan dünyaya gözünü açtığı andan itibaren acılara, yalanlara, yozlaşmış anılara ve hatta arada sus payı olarak verilen mutluluklara 'merhaba' diyor. Yalan içinde doğrularımı arıyoruz bizler, yoksa zaten doğrular içimizdeki yalanlar mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder