Van Gölündeki adaların en büyüğü olan Akdamar Adasında bulunan Akdamar Kilisesi, taş işçiliğinin en zarif ve seçkin örneklerinden birini temsil ettiği için görülmeye değerdir.
Kral Gagik tarafından 900 lü yılların başında inşa ettirilmiş Akdamar Kilisesi, Keşiş Manuel e ithafen yaptırılmıştır. Vaspurakan Kralı I. Gagik, kutsal haç adına inşa ettirdiği bu kilisenin işçiliğinde, çok zengin figürler kullanmalarını istemiştir. Ayrıca duvarlar İncil ve Tevrattan alınmış çeşitli sahneler ile bezenmiştir. İngilizce The Church of the Holly Cross olarak anılan Akdamar Kilisesine ait bir de efsanesi bulunmaktadır.
Mistik bir güzelliği olan Van Gölü ve çevresi insanları daima büyülemiş ve onları efsaneler yaratmaya, hikayeler yazmaya sevk etmiştir. Akdamar efsanesine göre; Bir zamanlar Akdamar Adasındaki bu kilisede bir rahip yaşarmış, rahibin güzel kızına civar köyden onu gören bir genç aşık olmuş.
Rahip ise bu aşkı ikisine yasaklayıp, gence bir daha adaya ayak basmamasını söylemiş. İki kıyı arasındaki bu romantik aşkı, gece olduğunda fener ışıklarının işaretleri ile devam etmiş. İsmi Tamara olan güzel kız yerini fener ışıklarıyla belirler, genç sevgilisi ise yüzerek kıyıya gelir ve görüşürlermiş. Rahibin ise bu gizli buluşmalardan bir süre sonra haberi olmuş ve havanın fırtınalı olduğu bir gecede fener ışığı ile karşı kıyıdaki gence gelmesi için işaret vermiş. Genç hava durumunun kötülüğüne bakmadan atlamış suya ancak, rahibin fener ışığının yerini sürekli olarak değiştirmesi üzerine, genç yüzmekten bitkin bir halde kendini sulara bırakmış, o an dudaklarından iki kelime dökülmüş "Ah Tamara" sonrasında ise karanlık sulara gömülmüş.
Bu hüzünlü efsane ve kilisesinin göz dolduran işçiliği birleşince Akdamar Adasına gidip, yıllara meydan okuyan, üzerinde tarihin tüm tozunu ve yorgunluğunu barındıran Akdamar Kilisesini göresi geliyor insanın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder