Meteora Vadisi sanki
Göreme deki
Peri Bacaları nın sarp ve çok yüksek kayalar üzerinde, dar bir vadiye yerleşmiş hali gibi. Ve burada
Meteora Vadisi nde
Sümela Manastırı benzeri bir keşiş mekanı var, büyüleyici...
Ortodoks keşişler eskiden Tanrı ya yakın olmak amacıyla gökte asılı bir manastır yapmışlar burada bugün Dünya nın her yerinden turist akınına uğrayan bir gezi yeri olmuş inziva yeri olmaktan çıkmış. Ancak bunun artısı da
Yunanistan a giden her gezginin görmesi gereken Dünya daki ilginç yapılardan biri.
Yunanistan ın
Tesalya Ovası nın kuzeybetıda kalan köşesinde
Kalambaka Kasabası na çok yakın tarafta zaten görmemeniz imkansız olacaktır gri tonlarda devasa kayalar gökyüzüne uzanıyor, çok enteresan ve bir o kadarda cezbedici oluşumlar bunlar.
Havada Asılı Kalmış manasındaki
Meteora deniyor buraya.
İsim sanki meteor kelimesinden geliyor gibi bu kelimeye yakın olması belkide bir bakıma oraya meteor düşüp bu görüntüyü oluşturmuştur ancak hiç kanıtlanamamış tez bu. Bir diğer kabul edilen teori ise; bu devasa kaya ormanının yüzyıllar boyu rüzgar ve suyun bu oluşumu yarattığı ve bu ürünü ortaya çıkardığı.
Tesalya Ovası nda 50 milyon yıl önce var olan denizin hareketinden kaynaklı diye düşünülüyor.
Ne kadar doğru ya da değil bilinmez ama çevreyi gezerken etrafta denk gelebileceğiniz o civarda yaşayan kişilerde bilgi verme amaçlı turistlere çukurun eski bir göl olduğundan bahsediyorlarmış. Yazın gittiyseniz sizi kavurucu bir sıcaklık saracak su konusunda tedarikli olmanızda fayda var. Manastır yanı sıra jeolojik oluşum tutkunlarının fazlasıyla ilgisini çekecek türden kayalıklar bunlar. Tabi bu konuda en fazla mutlu olan
kaya tırmanışı yapanlar, burası onlar için tam bir cennet. 300 metrelere kadar tırmanıp, manzaranın tadını çıkartıyorlar ama unutmayın yeni başlayan birisi için bu sarp kaylar, her ne kadar yumuşak dokusuyla tırmanmaya elverişli olsa da biraz sakıncalı.
9. ve 11. yüzyıllarda münzevi kişiler buraya inzivaya çekilme gelmişler, buralardaki kaya çatlaklarına ve mağara yerleşip yaşamlarına sürdürmüşler; onlar insanlık tarihinin yalnızlık arayışçıları olmuş ama bir süre sonra münzeviler cemaatleşmiş ve kontrolden çıkmış, kanunsuzluğa, eşkıyalığa dönüşmüş. Bu pek de uzun sürememiş 14. yüzyıl sonlarında
Osmanlı Devleti buraları istila etmeye gelmiş ve bu hareket münzevileri kayaların zirvelerine kaçışmaya zorlamış. Sonuç olarak kurtulanlardan; A
thos Manastırından kopup buralara gelmiş olan,
Gregory,
Athanasius ve
Musa şimdilerde adına
Sütun denilen kayanın tepesine bir küçük bir kulübe yapmışlar onlar gerçek inzivanın peşindeymiş.
Ancak o dönemin getirdiği zorluklarla yiyecek ve içecekler hatta insanlar dahi merdiven, sepet ve iplerle kayanın tepesine taşınmış. Bu yöntem hiç değişmeden 1920 lere dek ulaşmış, hatta bir gün rivayete göre geçtiğimiz yüzyıla yeni girdiğimiz dönemde bir hacı adayı manastırın tepesine çıkmak istemiş ve kendisiniz iple çekecek keşişe "İpleri bazen yeniliyorsunuz değil mi diye sormuş" keşişte "Elbette" demiş "Koptuğu zaman yeniliyoruz"
İlk kulübeden sonra yanlarına başka kulübelerde eklenmiş ve burası bir manastır topluluğuna dönüşmüş,
Osmanlı nın hükümdarlığı süresince, dinin yanında kültürel ve akademik olarak da merkez olma görevini üstlenmişler. Zamanla bir çok kiliseden gelenler, hacı adaylar hatta şair ve filizoflar buraya resmen akın etmiş ve bir süre sonra manastır sayısı yirmiyi geçmiş. Alt tarafta bulunan vadide yiyecek ihtiyaçları için patates ve mısır yetiştirip, koyunlarını otlatmışlar. Çevreden şarapları için üzüm toplamak için de inerlermiş.
Ne var ki günümüzde manastır yaşamı önemini yitirdi ve şu an
Meteoron gibi güçlü bir kaç manastır ayakta kalabilmiş. Diğerleri yıllara yenik düşerek yok olmuşlar. Günümüzde aktif durumda olan 6 manastır var 4 ü müze olarak gezilebiliyor ikisi ise hala tüm azmiyle dini görevler için kullanılıyor.
Meteora yı gezecekseniz tam bir gününüzü ayırmalısınız. Az önce bahsi geçen
Kalabamka kasabası ya da
Kastraki köyü konaklamanız için uygun olabilir. Manastıra giden iki yol var. Nispeten daha uygun olan
Kastraki Köyü üzerinden ulaşılan yolu takip ederek manastıra ulaşmak daha mantıklı olacaktır. Bu yoldan gittiğinizde 14. yüzyıldan kalma küçük yapıdaki
Agios Nikolas Anapafsas Manastırını görebilirsiniz. Ana şapel kısmında güzel görülesi freksleri var. Biraz ilerlediğinizde yol ikiye ayrılıyor, sağ tarafta keskin bir dönüş sonucunda karşınıza
Roussanos Manastırı çıkacak, bulunduğu yer itibariyle diğerinden daha etkiyici olan bu manastırda küçük yapıda inşa edilmiş manastıra girebilmek için küçük bir köprüden geçmeniz gerekiyor.
Manastırların içini gezerken ziyarete açık bölümlerin sınırlı olduğunu unutmayın. Ama görülebilecek muhteşem duvar resimleri, freksler, şapeller ve küçüklü büyüklü müzeler bulunuyor.
Roussanos dan yukarı doğru bayırdan çıktığınızda ve bir kaç kilometre ilerlediğinizde karşınıza çıkan büyük kayanın tepesinde A
gia Triada Manastırı nı göreceksiniz.
Meteora Vadisi nin en etkileyeci manastırı kendisi. Güneşin ışık oyunları arasında gün içinde her daim her yer değişiyormuş gibi görünüyor. Ve yolun bu bölümünde yer alan son manastır ise
Agios Stefanos Manastırı. Eğer gücünüz kaldıysa geriye dönüp
Roussanos Manastırı nda ayrılan çatala dönerek sola sapıp, kalan iki manastırı da görebilirsiniz. O kısımda vadinin eski
Varlaam Manastırı sizi karşılayacak. Eskiden asansör kulesini koruyan günümüzde kullanılmayan ve 195 basamakla çıkıp, varacağınız bir manastır bu.
Varlaam dan sonra son bir patika ile altın vuruş yaparak
Mega Meteoron a ulaşmış olacaksınız. En yüksekteki ve en büyüğü bu manastır.
Tesalya Ovası tüm ihtişamı ile önünüzde uzanıyor olacak. Gayet ilginç bir deneyim buraya çıkmak hayatta fırsat oluşturup mutlaka bir kez yapılmalı.
Mega Meteoron da yaşamış tüm önemli din adamlarının kafatasları mahzende raflarda muhafaza ediliyor.
Bu ilginç yeri gezmek için ayrılacak bir gün, bence çok güzel geçecektir. Yeni kültürler tanımada ve bir dini buralara tırmandırıp, inzivaya çekmeye zorlayacak şeyleri anlayabilmede, mekanları görmede size çok fazla şey katacaktır.
Yunanistan Vize Başvuru Şartlarına göz atmak için
BURAYA tıklayın