unesco kültür mirası türkiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
unesco kültür mirası türkiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ocak 2015 Pazartesi

Ülkemizdeki Unesco Dünya Mirası Listesindeki Tarihi Yerler Bölüm 2


    Dün ilk bölümü yayınladığım Unesco Dünya Mirasına katılmış Ülkemizdeki güzel ve tarihi yerlerin kalanlarını burada paylaşıyorum.
    Yedinci sırayı Pamukkale ve Pamukkale yakınlarında bulunan Hierapolis alıyor. Hierapolis’ i II. Eumenes tarafından M.Ö. 190 da yapılmış ve şehir M.Ö. 2. Yüzyılda Roma İmparatorluğunun egemenliğine girmiştir. Pamukkle ise  doğal travertenleri şifalı sularının tedavi edici özelliği turistlerin ve gezginlerin ziyaretlerine ev sahipliği yapmaktadır. Tarihi zamanlarda yaşamış bu ince düşünceli insanların, hamam yapısını şehrin dışında bırakılmalarının sebebi ise gelen yolcuların şehre girmeden önce yıkanması içinmiş. O dönem için devasa bir şekilde 9500 kapasiteli tiyatro yapısı aynı zamanda tasarımlarından anlaşılacağı üzere burada Gladyatör dövüşleri de düzenlenmekteymiş. Oralarda gezerken o insanların seslerini, görünüşlerini, hayatlarını hayal ederek zamanda yolculuk yapabilirsiniz. 1988 yılında Unesco Dünya Mirasları listesine geçiş yapmıştır.
    Sekizinci sırada Karabük’ te yer alan Safranbolu evleri olarak tanıdığımız Safranbolu şehri bulunuyor. Şehir 1196 yılında Türkler tarafından alınmıştır ancak şehrin tarihi çok engin, öyle ki; mehşur Homeros’ un İlayada destanının geçtiği Paflagonya Bölgesi, Safranbolu evlerinin bulunduğu bölgedir. Bilinen en eski tarihi M.Ö 3000 li yıllara dek gitmektedir. Tabiki bu kadar eskiye varan bir kent günümüze dek bir çok farklı uygarlık tarafından el değiştirmiş ve her yeni uygarlıkla şekilleneren bu günkü en son halini almış diyebiliriz. Unesco Dünya Mirası da bu tarihi bölgeyi 1988 yılında listesine katmış.

    Dokuzuncu sırada Çanakkale’ deki Troya Antik Kenti bulunuyor. İşte aşkların en görkemlisi, en ateşlisi ve en muazzam olanının yaşandığı yer. Yine Homeros’ un İlyada destanında adı geçen ve yaşandığı söylenen Truva Savaşı’ nın yapıldığı bölge. Tabi bu işin mitolojik kısmı ancak sanatıa, el işlerinden güzel eşyalar üretmeye ve süsleme sanatlarına yatkın oldukları çıkan buluntulardan anlaşılmaktadır. Burası 199u yılından beri milli park konumunda olduğu gibi 1998 yılında da Unesco Dünya Mirası Listesine Alınmış.
    Onuncu sırada Edirne de bulunan Selimiye Camii ve Külliyesi yer alıyor. 1574 yılında tamamlanan ve Mimar Sinan’ ın usatalık eseri olarak isimlendirdiği Selimiye Camii yapılış esnasında kendisinin bazı kaynaklarda 90 bazılarında ise 80 yaşında olduğu anlatılmaktadır. Camii nin en güzel motiflerinden biri, müezzin mahfilinin mermer ayaklarının birinin altında bulunan ters lale motifidir. Bunun hikayesi ise; camii yapılmadan önce arsada lale bahçesinin bulunduğu, arsa sahibinin ilk başta arsayı satmak istememesi daha sonra ise camii de lale motifi bulunursa satacağına söz vermesi üzerine Mimar Sinan’ ın ters lale motifini oraya yerleştirerek, daha önce bu arsada bir lale bahçesinin bulunduğunu simgelemesi ayrıca ters oluşu da sahibinin ters bir kişilikte olmasını göstermesi amaçlı yapılmıştır. Bu tarihi eser 1998 yılında Unesco Dünya Mirası listesine alınmıştır.
    Onbirinci sırada yer alan Konya’ daki Çatalhöyük neolitik kenti. Höyükler 2000 yıl civarı sürekli yaşam alanı olarak kullanılmıştır ve çok geniş olduklarından dolayı üzerinde tahminen 8 bin insan yaşadığı düşünülmektedir. Gelişmiş kültür, sanat becerileri ve gelenekleri mevcuttur. Burası Dünya üzerinde bulunan en eski yerleşimlerin arasında sayılmaktadır. Unesco Dünya Mirası listesine 2012 yılında kabul edilmiştir.
    Onikinci sırada Bursa’ da bulunan Cumalıkızık köyü yer alıyor. Burası nispten tv dizisi sayesinde herkes tarafından biraz daha fazla bilinmeye başlanmış ve turist sayısında artış meydana gelmiştir. 1300 lü yıllarda kurulmuştur. Mimari yapısı olarak Osmanlı erken dönem mimarisini yansıtmakla beraber Uludağ eteklerinin ve diğer taraftan vadilerin arasında sıkıştığı için kızık ismi verilmiştir. Diğer çevre kızık köylerinde yaşayanların Cuma namazları için bu köyde toplanıp, topluca namaz kılınması üzerine köyün isminin Cumalıkızık olduğu söylenirken bu konudaki bir başka inanışa göre de Osman Bey köyü Cuma günü kurduğu için köye bu isim verilmiştir denmektedir. 2014 yılında Unesco Dünya Mirasları listesinde yerini almıştır.

    Son tarihi mirasımızda Cumalıkızık gibi 2014 yılında listeye alınan İzmir’ deki günümüzdeki adı Bergama olan Pergamon. Milad Öncesi dönemde 282-133 yılları arası krallık başkentiymiş. Pergamon Kenti akropolünün en önemli mimari yapısı Athena Tapınağıdır. Fakat malesef görsel açıdan en güzel, sanatsal ve önemli parçaları Berlin’ e götürmüş ve orada aslına uygun olarak birleştirip sergilemişlerdir. Bizim ülkemizde ise sadece temeller kalmıştır.

Bir ülke hiçbir ayırım yapmadan her döneme ait tüm eserlerine sahip çıkmalı, umarız ki bu konuda daha duyarlı uygulamalar olur ki gelecekteki nesiller tarihin parçalarını ülkelerinde gözlemleyebilsin...

4 Ocak 2015 Pazar

Ülkemizdeki Unesco Dünya Mirası Listesindeki Tarihi Yerler Bölüm 1


    Unesco Dünya Mirasına katılmış yerler hiçbir şekilde değiştirilemez, doğallığının korunması gereken tarihi birinci elden yaşamış kabul edilen yerlerdir. Umarım ülkemizde bu kategoriye dahil olan yerlerin sayısı her geçen gün artar da yıkımlardan, dönüşümlerden uzaklaştırılıp, doğallıkları bozulmaz. Çünkü tarihin hangi zamanında olursa olsun bu yerler; insanlığın yegane izlerini taşıyan, geçmişin ruhlarına ev sahipliği yapmış kadim hatıralarla, acılarla, mutluluklarla bezenmiş yaşanmışlıkların mimarileridir.
    Ülkemizde Unesco Dünya Mirası listesine dahil olmuş 13 bölge bulunmaktadır. Umarız ki sayıları büyük bir hızla artmaya devam eder. Bu yerlerden ilk sırada yer alanlardan biri hemen hemen herkesin tahmin edebileceği üzere İstanbul’ daki tarihi alanlardır. İstanbul’ daki tüm tarihi alanlar 1985 yılında Unesco Dünya Mirası listesine kabul edilmiştir.
İkinci sırada; Göreme Milli Parkı ve Kapadokya geliyor, yerli yabancı ziyaretine gelen her turisti ve gezgini büyüleyen, sanki farklı bir gezegendeymiş izlenimi veren bu muhteşem doğal yapılarda İstanbul’ daki tarihi alanlar gibi 1985 yılında Unesco Dünya Mirası listesine kabul edilmiştir. Kesinlikle gidip, didik didik gezmeniz gereken tüneller, vadiler, birbirinden ilginç doğal mimariler ve tabiki en güzeli kuşbakışı Kapadokya manzarasını kucaklayabileceğiniz bir balon turu sizleri bekliyor.
    Üçüncü sırada; Boğazkale Çorum’ daki Hattuşaş Hitit Başkenti geliyor. Millattan önce 13. Ve 17. Yüzyılları arasında Hitit Uygarlığına başkentlik yapmış bu antik kent çok geniş bir alana yayılıyor. Titizlikle ortaya çıkarılan beş farklı uygarlıktan kalma kalıntılar bulunmakta ve Büyük Kale yani Kral Kalesi denen yapının kısmen onarılmış hisarları günümüzde de tüm ihtişamıyla yükselmektedir. Hattuşaş, 1986 yılında Unesco Dünya Mirasları Listesine alınmıştır.

    Dördüncü sırada yer alan tarihi yer, Sivas’ da bulunan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası. Mengücek Beyi Ahmed Şah bu Camiiyi 1228-29 yaptırmış. Darüşşifayı da Ahmed Şah’ ın eşi yaptırmıştır. Camii mimarisinde Selçukluların kullandığı avlulu yapı stili ile Emevilerin yapı stilini sentez olarak birlikte gözlemlemek mümkündür. Camiinin muazzam stiline eşsiz bir süsleme şekli eşlik etmekte ve görenleri kendine hayran bırakmaktadır. 1985 yılında Unesco Dünya Mirası listesine alınmış bu yüce eser için Evliya Çelebi şöyle demiştir; “Üstad, mermer bu camiye öyle emek sarf edip, kapı ve duvarları öyle nakış bukalemun eylemiş ki, methinde diller kısır, kalem kırıktır.”
    Beşinci tarihi alan Adıyaman’ daki Nemrut Dağıdır. Kommagene Uygarlığına ait bu yapıları, Kommagene kralı olan Antiochus Theos tarafından tarihler M.Ö. 62 yi gösterirken yaptırmış. Yapılar arasında pek çok Yunan ve Pers tanrısı heykeli ve kartal başı oymalı kendi mezar tapınağı da bulunmaktadır. Heykellerin gelişi güzel yapılmayışı, belirli bir sıraya göre dizilmiş olması hiyoretesyon olarak adlandırılır. Bu yapılar 1987 yılında Unesco Dünya Mirası listesine eklenmiştir.
    Altıncı sırayı Fethiye Muğla’ da yer alan, Ksantos ve Letoon bulunmaktadır. Bu yapı antik çağ döneminde Likya’nın başkenti olmuştur. Milattan önce 7-8 yüzyıllarda yapılmıştır. Bu şehrin tanıklık ettiği birbirinden ilginç, tarihi olaylar, savaşlar, aşklar düşünüldüğünde bence sırf barındırdığı bu yaşanmışlık için bile saygıyı hak etmektedir. Günümüze dek uzanan sağlam kalıntılar arasında, lahit ve kaya mezarlar ve Likya kültürüne ait dikme mezarlar, Likya Akropolü gibi eserler yer almaktadır. 1988 yılında Unesco Dünya Mirasları listesine dahil olmuştur.
    Diğer tarihi miraslar ikinci yazımda yayınlanacaktır...