30 Aralık 2016 Cuma

Dünya'nın 7 Ülkesinden, 7 Farklı Şelale

Dünya'nın 7 Ülkesinden, 7 Farklı Şelale

Yatağında akıp giden nehirlerin, yüksek bir yerden ahenkli bir şekilde dökülmesiyle oluşan şelalelerin manzaralarını izlemek mutluluk verir ve insanda bir özgürlük hissi meydana getirir.

1. Türkiye; Suuçtu Şelalesi

    Suuçtu Şelalesi, Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesine yaklaşık olrak 17 kilometre mesafede yer alıyor. Tam 38 metre yükseklikten dökülen Suuçtu Şelalesi, harika bir doğal güzellik. Şelale bir fay hattında oluşan çökme sonrasında meydana gelmiş. Her mevsimde apayrı güzelliğin ve rengin içinden akıyor şelalenin suları.464 metre rakıma sahip şelalenin yanında durduğunuzda uçuşan ve yüzünüze sıçrayan serinletici su zerreleri ile şelale ismini nasıl kazandığını anlatıyor adeta. Aynı zamanda Suuçtu Şelalesi ilçenin içme suyu ihtiyacının karşılandığı yer olduğu içinde şelaleden şişe ile su doldurmak ve satmak su miktarının korunması açısından yasak.

2. Kuzey Amerika; Niagara Şelalesi

    Kuzey Amerika'nın doğusunda, Amerika Birleşik Devletleri ile Kanada sınırı arasında yer alıyor Niagara Şelalesi. Kuzey Kutbu'ndan gelen dev buz kütlelerinin 10 bin yıl önce oluşturduğu çöküntülerle Niagara Şelalesi meydana gelmiş. Birden fazla olan Niagara Şelalesi'nin en büyüğü ise At Nalı Şelalesi'dir. Nehir çevresinde yer alan hidroelektrik santralleri Nikola Tesla tarafından yapılmış, bu tesisler sayesinde hem ABD, hem de Kanada için elektrik üretiliyor. Niagara Şelalesi'nden 30 saniye içinde 168 metreküp su aktığı biliniyor. Kış mevsiminde şelalenin bazı kısımlarında donmalar meydana gelebiliyor.

3. Brezilya- Arjantin; İguazu Şelaleleri

    Arjantin ve Brezilya'da akan iki farklı nehir kolu olan Irai ve Atuba, ili ülkenin sınırında birleşip görsel şölene dönüşen dizi dizi şelaleler oluşturuyor. İguazu Nehri üstünde 275 tane şelale bulunuyor. Şelalelerin çoğunluğu ise 64 metre civarı yükseklikten dökülüyor. İzlemesinin keyfine doyum olmayan İguazu Şelalaleri'nin en ilginç olanı ise U şeklindeki "Şeytan Boğazı" dır. Yüksekliği tam 82 metre civarında olan şelalenin genişliği 150 metreyken, uzunluğu ise 700 metre civarındadır.

4. Hindistan; Jog Şelalesi

    Jog Şelalesi, Hindistan'ın güneybatı kesiminde yer alıyor. Eski isminin Mysore olduğu Kamataka Eyaleti'nde bulunan Jog Saravati Nehri üzerinde akıyor. Nehir 253 metre yükseklikten bir kanyona döküldüğünde, dört ayrı çavlana bölünüyor. Bu eşsiz görüntü ise nehrin iki yakasında yer alan bungalov evlerden izlenebiliyor. Jog'da hayata geçirilmiş büyük bir hidroelektrik enerji projesi bulunuyor.

5. Guyana; Kaietur Şelalesi

    Güney Amerika ülkesi olan ve Türklerinde artık vize ihtiyacı olmadan gidebildiği Guyana Ülkesi'nde bulunan Kaietur Şelalesi, Amazon ormanlarının gizli derinliklerinden süzülen eşsiz bir şelale. Şelalenin bulundu bölge hala bakir (umarız ki öyle kalır), çevredeki mağaralar dünyada örneği nadir bulunan türden güzellikteler. Kaietur Şelalesi, 226 metre yükseklikte, buradan 1 saniye süresi boyunca akan su miktarı 600 metreküp. Neyse ki Amazon Ormanları arasındaki şelale milli park sınırlarının da içinde olduğu için uzun yıllar daha el değmeden kalabilir.

6. Çin; Detian Şelalesi

    Çin'de Guangxi Zhuang Özerk Bölgesi'ne bağlı olan Daxin ilçesinin Vietnam ile olan sınır kesiminde bulunan Detian Şelalesi, Asya'da en büyük, Dünya'da ise ikinci en büyük şelaledir. Detian Şelalesi'nin genişliği 100 metre iken, yükseliği de 50 metredir. İlk bahar mevsiminde behrin iki yakasında binlerce kızıl kapok çiçeği açar ve suyun tüm gürültüsüyle bu manzara kesinlikle görülmeye değer. Temmuz-Eylül ayları arasında akıntının en fazla olduğu, turizm sezonunun ise canlandığı zamandır.

7. Zimbabve - Zambiya; Viktorya Şelalesi

    Mosi-oa-Tunya da denilen Viktorya Şelalesi, yeryüzünün en görkemli şelalelerinden biridir. Zambezi Nehrinin üstünde, Zambiya ve Zimbabve sınırları arasında akan şelaleler 1.7 kilometre civarındaki genişliğe ve 128 metre yüksekliğe sahipler. Bu şelalelerde ülkelerin milli park sınırları içinde yer alıyor.Güney Afrika'nın en fazla turist çeken yeri olan Viktorya Şelalesi, UNESCO Dünya Mirası'na aittir. Viktorya Şelalesi üstünde asla kaybolmayan bir gökkuşağı vardır.

29 Aralık 2016 Perşembe

Dağlar ATV' lere Engel Olamıyor

Dağlar ATV' lere Engel Olamıyor

    Nasıl birşey bu ATV'ler motosiklet desem değil, otomobil desem değil. Hem trafıkte karşımıza çıkabiliyor, hem de bir dağ eteğinde, tarlada, engebeli arazilerde... ATV motorlar çok fazla sürücü tarafından tercih edilen fonksiyonel ayrıca arazi şartlarında kullanmak isteyenler için de pek çok artısı bulunan bir araç tipi.

ATV Motorlar; ATV'nin İngilizce Açılımı Nedir?

    ATV ingilizce "All Terrain Vehicle" yani her ortama ve koşula uygun anlamına gelen bir açılımı var. Bu dört tekerlekli motosiklet, şehir trafiği ulaşımlarının da vazgeçilmezleri arasında yerini almış durumda.
    ATV'ler ilk olarak arazilerde basit işleri yapabilmesi için dizayn edilmiş, sonrasında bu işlev değişmiş eğlence, inşaat, tarım ve gezi organizasyonları hatta askeri görevlerde dahi kullanılmaya başlanmış.

Atv'lerin İlk Üretimi 60'lı Yıllara Dayanıyor

    Atv'ler ilk defa 1960'lı yıllarda üretilmeye başlanmış ve ilerleyen yıllarda da bu sektörün başlıca ünlüleri Suzuki, Yamaha, Honda ve Kawasaki gibi motosiklet markaları Atv üretimine geçmiş. İlk zamanlarda Atvler üç ya da altı tekerlekli olarak üretilirken, 1982 yılında Suzuki'nin QuadRunner LT125 modelini piyasaya çıkartmasıyla ATV'lerin kaderi değişmiş oldu. Suzuki Markasının bu atağından sonra diğer markalar da dört tekerlekli Atv üretimine geçtiler. 

Dilerseniz Atv Motorların tekerlerine kış aylarında karlı zeminde kullanma kolaylığı sağlaması ve kaymaması amacıyla palet takılabiliyor.

Atv Yarışları Düzenleniyor

    Atv'lerinde diğer motorlu taşıtlardan yarış konusunda geri kalan tarafı yok. İlk ATV Motor yarışı 1980 yılında Amerika'da düzenlendi. Atv'ler pek çok yarışta kendini kanıtlayarak 2006 yılından itibaren farklı kategoriler içinde de yarışmaya başladı. Avrupa'da ise Atv yarışları, motosiklet konfederasyonları tarafından düzenleniyor. Atv yarışları 40 yıllık bir süreçte düzenlenmeye devam ediyor ancak bu yarışlara tam manasıyla bir düzen getirilmedi.

Şehirde Ya da Dağda Atv Motorları

    Atv motorları kullanım ve motor güçleri açısından "on road" ve "off road" olarak iki kategoriye ayrılıyor. On road Atv Motorlar her şehir ve ülkede trafiğe çıkış izniniz mevcutken, off road Atvlerde sadece trafiğe kapalı alanlarda kullanım izni bulunuyor.

Bir diğer benzeri araçta UTV bu araçlar, ATV motorların geliştirilmiş halleridir. Hem şehiriçi, hem de arazi koşullarına uygun üretilen UTV motorlar, hafif ve üzerinde kafes şeklinde bir karoserisi olan araçlardır.

ATV; Mountains Are No Obstacle

    Atvs first began to be produced in the 1960s. In the following years, motorcycle brands such as Suzuki, Yamaha, Honda and Kawasaki, which were the major pioneers of the industry, also started producing ATVs.
    Veichles were produces as three and six-wheelers in their first years. Then the fate of ATVs was determined in 1982, when Suzuki introduced the QuadRunner LT125 model to the market. Other brands that carefully observed this move of Suzuki also started producing four-wheel ATVs.

Test The Power of ATV

    It is quite easy to find a suitable ATV model for yourself with single or double person features among various engine volume and chassis length options. If you want to buy an ATV for yourself, you can find vehicles with engine volumes between 50 and 500 cc and horsepower between 7 and 35. The range of options is quite wide so that you can pick an ATV that meets your needs. Of course, the most important thing you need to know is the on road-off road concept used for these vehicles.

In The City Or At The Peak

    Apart from engine power and all other technical features, ATV vehicles are divided into two namely; "on road" and "off road". Although on-road and off-road ATVs do not differ much in terms of apperance, they have some differences regarding the manufacturing stage. You have permission to use on-road ATVs in any country and city you like, whereas off-road ATVs are only permitted in areas that are closed to traffic. So the first thing to do is; you should decide what purpose you will use the ATV for.
    Neither a motorcycle nor a car, it is possible to see in the city or on the skirts of a mountain... ATVs are preferred by many drivers due to joyous driving, advantage in traffic and minimum parking problems. Its multipurpose use proves that it has much more than you can see.

Its History In Our Country

    In the early 2000s, ATVs that were used for the firs time in Turkey were employed for the purpose of individual use, agricultural works and touristic visits in the beginning. From user's point of view, it is also possible to find ATVs in many different models and brands that are different from each other and that suit different budgets.

21 Aralık 2016 Çarşamba

Doğa Yürüyüşlerinin Sağlığımıza Faydaları

Doğa Yürüyüşlerinin Sağlığımıza Faydaları

Kalbinizi korumak için birçok uzman yürüyüşe dikkat çekiyor. Bunun kan basıncını düzenlemesi ve kalp kaslarının gelişmesi ile direkt alakası var. Doğa Yürüyüşlerinin Faydaları saymakla bitmez ama aşağıda fikir edinmeniz için başlıca yararlarını bulabilirsiniz.



İşte Trekking Faydaları:


  • Doğa Yürüyüşleri esnasında kalp kası dahil olmak üzere vücudunuzdaki bütün kasları çalıştırabilirsiniz.
  • Kan akışını hızlandırarak dolaşımın daha iyi olmasını sağlayabilirsiniz.
  • Kalp – damar ve beyin damarları ile ilgili rahatsızlıkların riskini önemli ölçüde azaltabilirsiniz.
  • Kan basıncını düzenler ve buna bağlı olarak tansiyon rahatsızlıklarında da azalma görülür.
  • Kalp kasının yan damarlardan beslenmesi sağlanır ve kalp ana damarlarında oluşacak herhangi bir tıkanıklığın vereceği zararı azaltır.
  • Kilonun düzenlenmesini sağlar ve şişmanlık riskini azaltır.
  • Beyne oksijen akımı artar ve bu şekilde beyninizi daha iyi kullanmaya başlayabilirsiniz.
  • Sindirimi kolaylaştırır ve kolesterol düzeylerinin dengesini sağlar.
  • Solunum kapasitesini ve aerobik gücünü arttırır.
  • Kemiklerin sertleşmesini, kuvvetlenmesini sağlar ve genel anlamda vücudun dayanıklılığını arttırır.
  • Eklem ve kas esnekliğini arttırır, bel ve boyun ağrılarının hafiflemesini sağlar.
  • Yorgunluk durumunun önüne geçer ve uykusuzluk sorununuzu çözümler.
  • Yaşlanma sürecini geciktirir ve genç görünüme katkısı vardır.

15 Aralık 2016 Perşembe

Birgi Köyü Ödemiş Gezilecek Yerler

Birgi Köyü Ödemiş Gezilecek Yerler

Birgi Köyü Konaklama Fiyatları ve Gezilecek Yerler İçin BURAYA Tıklayın

    Birgi Köyü, zamanın durduğu bir köy, eski sineması, tarihi esnaf dükkanları, köy meydanı, nostaljik çay bahçeleri eskiden olduğu gibi hala yaşamlarına devam ediyor. Ege Köyleri arasında en güzellerinden biri olan Birgi Köyü, dizi çekimlerinin de yeni mekanı olmuş durumda. "Yeşil Deniz" dizisi Birgi'de çekilmiş ve başka bir filmin çekimine de ev sahipliği yapmış.

Birgi Türkiye'nin İlk Belediyelerinden

    Birgi Belediyesi, Türkiye'nin ilk belediyelerinden olma özelliği taşıyor. 1889'da kurulmuş belediye yakın zamanda da kapatılmış.
    Çınaraltı Pansiyon'un bahçesi çay, kahve içmek için çok keyifli bir yer, asırlık çınarın gölgesinde huzur bulabilirsiniz.


    Birgi'de yer alan İmam-ı Birgivi Türbesi 16. yüzyılın en büyük din alimlerinden ve köye de ismini veren kişi.

    Birgi-Ödemiş patatesi ve kestanesi ile ünlü. Patates kızartmasının lezzetine doyum olmuyor mutlaka deneyin, hatta burada yedikten sonra kendi evinizde yaptıklarınızı asla beğenmeyeceksiniz.
     Ege Üniversitesi, Birgi Köyü için UNESCO'nun kalıcı listesine geçmesi konusunda çalışmalarına devam ediyor, umarım yakın zamanda bu gerçekleşir.

Birgi Köyü Nerede Ne Yenir?

    Burada yemek konusunda pek çok alternatifimiz var. Kardeşler Kebap'ta Ödemiş Köftesi'ni deneyebilirsiniz 12 lira fiyatı var. Diğer yemekleri arasında 7 liraya Keşkek ve 14 liraya güveç bulunuyor.
    Baba Esnaf Lokantası'nda sulu ev yemekleri bulabilirsiniz. 4 liraya çorba çeşitleri, dana-oğlak karışımı güveç ve soğanlı yahni 11 lira, musakka ise 5 lira fiyatla sunuluyor.
    Ben kokoreç severim derseniz burada o da var efendim :) Tombaç Kokoreç'in kokoreçi 6 lira ve ardından yemek isteyeceğiniz dondurmalı incir tatlısı ise 5 lira.
    Çınaraltı Restoran Köy Kahvaltısı yanı sıra odun ateşinde pişirilen ızgara çeşitleri de güzel fiyatlr 15-20 lira.
    Akşam yemeği için son önerim ise Saliha Hanım Konağı, Burada leziz mezeler, meşhur patates kızartması ve lezzetli eti deneyebilirsiniz. Fiyatlar 25-30 liradan fazla değil.
    Yol üzerinde Ödemiş'e uğrarsanız Tarihi Töngül Fırını'nda rendelenmiş peynir ile sunulan Töngül Pidesi'ni mutlaka deneyin derim, çok lezzetli.

11 Aralık 2016 Pazar

İzmir'de Kurulan Ekolojik Gağgı Çiftliği

İzmir'de Kurulan Ekolojik Gağgı Çiftliği

Gağgı Çiftliği 2010 yılında ortak olarak kurulmuş; özünde insanların dil, ülke ve ırk olarak ayrılmadığı ekolojik bir yaşam oluşturulmuş.

Gağgı Çiftliği Nerede?

    İzmir'in Bayındır İlçesi, Sarıyurt Köyü'nde yer alan Karlık Dağı'nın batı yakasında tarafında ve 850 metre yükseklikte, 50 dönümlük bir arazide 2010 yılında kuruldu Gağgı Çiftliği.
    Az para ve minimum teknoloji ile yaşam oluşturulmaya çalışılan Gağgı Çiftliği arazisinde 900 yıllık anıt konumunda, kestane, armut, elma, erik, ceviz, meşe ağaçları bulunuyor.

    Çiftlikte konaklama için yapılar, yurtlar şeklinde oluşturulan mini ekolojik evlerden oluşuyor. Odun sobası ile ısınmasının sağlandığı yurt odaları, mutfak, banyo, atölye, sera gibi bölümlerden oluşuyor.

Su İhtiyacı Kar Eritilerek Sağlanıyor

    Gağgı Çiftliği'nde misafirler hiç eksik olmuyor; Veysi Özdemir, Türkan Varisli ve gönüllüler dışında burayı merak eden, ismini duymuş misafirler de sık sık ziyarete geliyor. Su ihtiyacı 1340 metre yükseklikteki Karlık Dağı'nın doğa su kaynakları ile karşılanıyor. Çiftliğin çeşitli yerlerindeki güneş panelleri ile de elektrik ihtiyacı karşılanıyor.

Gağgı Çiftliği'nde Her şey Doğal

    Çiftlikte müziği telefon ya da elektronik müzik kutularından dinlemek yasak. Ancak doğal şekilde üretilen müzik aletleriyle müzik yapmak serbest.
    Kullanılan hiçbir temizlik ürününde kimyasal madde bulunmuyor. Zeytin yağı sabunu ile meşe külü başlıca kullanılan temizlik ürünleri arasında. Bostanlar yaban domuzlarının yağmalamasından korunmak için çitlerle çevrilmiş olsa da, yurt odalarının kapılarında kilit yok çünkü yurt gönüllüleri doğanın insanı koruduğuna inanıyor.

Sebze Üretimi İçin Yerli Tohum Kullanılıyor

    Dört mevsim ekim yapılabilen çiftlikte kış mevsiminde kapalı sera da sebze yetiştiriciliğine devam ediliyor. Kesinlikle bostanlarında Yerli Tohum tercih ettiklerini belirten Türkan Varisli şunları ekliyor;

"Piyasada satılan GDO’lu ve ilaçlanmış tohumlar tekrar tekrar ilaca ihtiyaç duyuyor. Bundan dolayı biz toprağımızı ilaçlı tohumlarla kirletmek istemiyoruz. Ondan dolayı yerli tohumları bir sonra ki yıl için saklıyoruz. Aynı zamanda daha sağlıklı ürünler için sürekli çevre köylerle ki çiftçilerle tohum takası yapıyoruz."

Çiftlikte yetiştirilen ürünler gelen misafirlerle paylaşılırken, kalanlarda kışın tüketilmek için kullanılıyor. Hatta daha fazlası meyve, sebze, reçel, bal, pekmez gibi ürünler Ekolojik Topluluk Pazarı na götürülüyor. Amaç satmanın yanı sıra buraya gelenlere ilaç kullanılmadan sağlanan sürdürülebilir yaşamın nasıl olduğunu anlatabilmek. Keşke her yerli üretici ürünlerinde Yerli Tohum tercih etse.

Ürün yetiştirme konusunda her daim alternatif yol arayışlarında olan Varisli şunları söylüyor;

"Gübre olarak ormandan meşe ve ceviz yapraklarının yıllarca üst üstte durduğu çürümüş, kutlanmış katmanı getirip bahçemize atıyoruz. Bahçemizin sulamasını ise dağlardan akan doğal sularla damlama yöntemiyle suluyoruz. Ürünlerindeki hastalıkları arap sabunu, zeytin yağı, sirke, acı biber, sarımsaklı su gibi ürünlerle gideriyoruz. Ürünlerindeki kurtları ise daha doğal olması için, sadece ellerimizle ayıklıyoruz."

8 Aralık 2016 Perşembe

Sirkeci Veteran of Istanbul

Sirkeci Veteran of Istanbul

    The quarter located at the mouth of the Golden Horn is surrounded by Bahçekapı quarter to the west, Sarayburnu (Topkapı Palace) to the east and Cağaloğlu quarter to the south. The most important point of the quarter is Sirkeci Terminal and its main street is Ankara Street. Ragıp Gümüşpala Street and Kennedy Street that lie along the coast are connected in Sirkeci.

The Convergence Point of Transportation

    Sirkeci is one of the key points of Istanbul transportation. Sirkeci Terminal still serves as the main stop of the railways between Europe and İstanbul. Also Eminönü-Harem ferryboat and Eminönü-Adalar ferry terminal are located at the coast of Sirkeci.

A Sweet Serenity: Gülhane Park

    Gülhane Park, located between Sarayburnu, Procession Kiosk and Topkapı Palace, is also one of the first parks in İstanbul. The park, which was used as the outdoor garden of the palace during the Ottoman Period, is named after the big rose gardens of that time

A Place From Movies: Historical Post Office

    Grand Post Office, as its name suggests, is tha biggest post office building in Turkey. Construction of the building was started in 1905 to serve as the Post and Telegraph Supervision building and was completed in 4 years.

A Destination For Foodies

    Sirkeci offers different flavors to visitors when they walk away from the smell of fish sold at the coast into the streets. There are places that have crated their own taste by only selling soup and dessert in the streets of Sirkeci. While the fame of Historical Hacı Bekir Turkish Delights and marzipans reaches beyond the country, frequenters of Hafız Mustafa abd Tatlıcı Safa can't be underestimated. Soup restaurants in Sirkeci offer delicacies that can make them gourmets' favorite destination.

6 Aralık 2016 Salı

Dilek Peninsula - Büyük Menderes Delta National Park

Dilek Peninsula - Büyük Menderes Delta National Park

    The National Park of Dilek Peninsula Büyük Menderes Delta covers an area of 27.675 hectares (68.357 acres). 10.985 hectares of this land belongs to Dilek Peninsula, which was declared as a national park in 1966. Büyük Menderes Delta, adjacent to the southern part of the peninsula covering an area of 16.690 hectares (41.224 acres), was also included in the national park in 1994. 

Dilek Peninsula Birdisland, Turkey

    Dilek Peninsula is the last point where Samsun Mountains, having a length of 20 km and a width of approximately 6 km, reach Aegean Sea, The morphologic structure of this area embraces a number of hills, valleys, a canyon and bays. The average altitude of the peninsula is 650 m and the highest point is the Dilek Hill (Mykale), from which the national park derives its name, with an altitude of 1237 m.
    The National Park has the character of an area which is protected by international agreements, and at the same time it is an Important Nature Area due to the fact that it is an Important Bird Area, Important Plant Area and Important Mammal Area.

The Flora of Dilek Peninsula

    The Flora of dilek Peninsula has a rich variety of plants belonging to 95 families and 804 kinds of plants belonging to various species, sub-species and varieties. 6 species of these plants are endemic, peculiar to the area.
    Approximately 256 different kinds of bird species exist in Dilek Peninsula - Buyuk Menderes Delta National Park, and 70 of these proliferate here.

European Network of Biogenetic Reserves

    The National Park area is considered as a flora biogenetic reserve by the European Network of Biogenetic Reserves which is conducted by the Council of Europe. In other words, Dilek Peninsula - Buyuk Menderes Delta National Park has the distinctionof being a nature museum where a combination of all the plant species from the Mediterranean Sea to the Black Sea can be seen together.
    The National Park is the last place the Anatolian Leopard (Panthera Pardus Tulliana), which is extinct or at the brink of extinction, lived in the West. Fallow Deers (Dama Dama) live in the forests of the National Park, The Mediterranean Monk Seal (Monachus Monachus) one of the most rare 10 marine mammals in the world, also lives in the shores of the National Park.

5 Aralık 2016 Pazartesi

Kuşadası Güzelçamlı Milli Parkı Dilek Yarımadası

Kuşadası Güzelçamlı Milli Parkı

Dilek Yarımadası - Büyük Menderes Deltası Milli Parkı

    Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı 27.675 hektar alana sahiptir. Bu alanın 10.985 hektar alanı 1966 yılında Milli Park ilan edilen Dilek Yarımadası'na aittir. Yarımadanın güneyine bitişik Büyük Menderes Deltası 1994 yılında, milli parka eklenmiş olup, 16.690 hektar büyüklüğündedir.

Dilek Tepe Dilek Yarımadasının En Yüksek Noktası

    Dilek Yarımadası bölümü; Samsun Dağları'nın Ege Denizi'ne uzandığı son noktada olup, 20 km uzunluğunda ve ortalama 6 km genişliğindedir. Morfolojik yapısı içinde bir çok tepe, vadi, kanyon ve koylar bulunmaktadır. Ortalama 650 metre yüksekliğe sahip yarımadanın en yüksek yeri ise Dilek Tepe (Mykale) dir ve yüksekliği 1.237 metredir. Milli Park ismini bu tepede almıştır.
    Milli Park; Uluslar arası sözleşmelerle korunan alan niteliğinde olup, Önemli Kuş Alanı, Önemli Bitki alanı ve Önemli Memeli Alanı olması sebebiyle aynı zamanda Önemli bir Doğa Alanıdır.


Dilek Yarımadası Doğal Parkı

    Dilek Yarımadası - Büyük Menderes Deltası Milli Parkı'nda yaklaşık olarak 256 adet kuş türü görülür ve bunlardan yaklaşık 70 tanesi burada ürer.
    Dilek Yarımadası florasında 95 familyaya ait; tür, alttür ve varyete düzeyinde 804 adet bitki belirlenmiştir. Bu bitkilerden 6 adedi dünyada sadece burada görülen endemik türlerdir. Bunlarla birlikte Türkiye için endemik olan 18 adet bitki türü de vardır.

    Milli Park Alanı; Avrupa Konseyi'nin yürüttüğü, Avrupa Biyogenetik Rezervleri Ağı Tarafından, flora biyogenetik rezervi olarak kabul edilmektedir. Başka bir deyişle, Dilek Yarımadası ve Büyük Menderes Deltası Milli Parkı, Akdeniz'den Karadeniz'e kadar tüm Anadolu'da var olan bitki türlerinin doğal olarak bir arada görüldüğü Doğa Müzesi olma özelliği taşımaktadır.
    Milli Park nesli tükenmiş olan Anadolu Parsı'nın (Panthera Pardus Tulliana) batıda yaşadığı son noktadır. 
    Milli Park içindeki ormanlarda Ala Geyik (Dama Dama) yaşar.
Ayrıca Dünya'nın en nadir 10 deniz memelisinden biri olan Akdeniz Foku (Monachus Monachus) da milli park kıyılarında yaşar.

3 Aralık 2016 Cumartesi

Kalem Adası; Ege'nin Maldivleri


Kalem Adası; Ege'nin Maldivleri Kalem Adası'nın güzelliği İzmir'in keşfedilmemiş, Ege kıyılarına uzanıyor. Kumsalıyla ve turkuaz deniziyle Maldivler'e benzetilen Kalem Adası Gezilecek Yerler bakalım nerelermiş?

Kalem Adası; Ege'nin Maldivleri

Kalem Adası Gezilecek Yerler

    Kalem Adası İzmir, Dikili'ye bağlı Maldivler benzeri şirin bir ada ve kalabalık tatil bölgelerini sevmeyenler için burası sürpriz bir kaçış noktası. Adada sadece bir otel hizmet veriyor bunun sebebi de Kalem Adası'nın yüzölçümü olarak küçük oluşu. Aynı zamanda adada konaklamak isteyen turist sayısında da sınırlama var. Bu sayede huzurlu ve sakin bir ortamda harika bir tatil geçirmeniz mümkün kılınıyor.

Kalem Adası Balayı Çiftlerinin de Tercihi

    Ada tatillerinin kişilerin ruhlarında ayrı bir yeri vardır. Hem anılarda, hem de psikolojik olarak deniz, kum, güneş kombinasyonunun dinlendirici kaçışı sebebiyle Kalem Adası Balayı Çiftlerinin de Tercihi oluyor.

Kalem Adası'na Nasıl Gidilir?

    Dikili'ye yakın olan Kalem Adası'na Nasıl Gidilir? diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Dikili'ye ulaştığınızda buradan Bademli Köyü'ne geçerek Kalem Adası'na varmanız mümkün. Beyaz kumlu plajı ve turkuaz mavisi temiz sularıyla sizi karşılayacak olan adaya kayıkla geçmenin keyfi  paha biçilemez. Zaten Kalem Adası'nın çevresini gezmek içinde gezi motorları yerine kayıklar tercih ediliyor. Bu hem adanın sessiz huzuru bozulmaması, hem de berrak suların kirletilmemesi için yapılan bir uygulama.
    Burada eşsiz deniz ve ada manzarasını hem izleyecek, hem de bu güzel manzaranın bir parçası olarak huzur bulacaksınız.

Kalem Adası Otel Açık Büfe

    Konaklayacağınız adanın tek oteli konuklarına bahçesinde her zaman servise açık olan açık büfe hizmeti sunuyor. Günün her anında canınız ne isterse; meyve, içecek ve aperatif yiyeceklerle denizin tadını çıkartabilirsiniz. Kalem Adası akşamlarında ise konuklara mangal keyfi sunuluyor. Konukların sadece mangalda pişmesini istediği ürünü seçmesi yeterli, sonrasında seçilen deniz ya da et mangalda pişirilerek masasına servis ediliyor. Bir diğer favori yemek ise Ege'nin aromatik zeytinyağları ile hazırlanan Ahtapot Salatası.

Kalem Island, Where Every Detail Is Ad If It Was Drawn With A Pencil

    Most readers will probably say that they have never heard of a place called Kalem Island in the Aegean Sea. It is authentic island of tranquilitiy and peace, probably because it is not widdy known. Imagine that the vegetation there has thousands of shades of green and when you listen you only hear the splashing of the sea, tweeting of birds an the sound of crickets. Add the turquoise color of the sea to this dream and you have; Kalem Island...