29 Aralık 2014 Pazartesi

Paris Rüya gibi Bir Şehir...


    Bir çok filme -nispeten romantik filmlere- ev sahipliği yapan Paris, bir gezginin gitmesi gereken yerlerin ilk sıralarında gelir. Gezilecek çok fazla, tarihi, kültürel, sosyal mekana sahip Paris için çok az süre ayırmamanızı tavsiye ederim.
    Paris Charles de Gaulle havaalanını şehre bağlayan bir tren hattı bulunuyor. Kolayca şehre ulaşabiliyorsunuz. Şehir içinde bisikletle gezebilme olanağınız çok hoş. Özellikle yaz aylarında ziyaret ettiyseniz; bisiklet kartı alarak kiralayıp, 45 dakika bisiklet turunun keyfine varabilirsiniz. Ben daha fazla bisikletle turlamak istiyorum derseniz bisikleti teslim ettikten 10 dakika sonra tekrar kiralayabiliyorsunuz, kartı okutarak bu işlemi gerçekleştirebilirsiniz. Sırt çantanız ve bisikletinizle ulaşabildiğiniz noktalarda fotoğraflar çekip, nerede ne var hızlıca göz atabilir ve kafanızda bir ziyaret planı oluşturabilirsiniz.
    Öncelikle ismini çokça duyduğumuz Notre Dame Katederalini ziyaretle başlayabilirsiniz. Katedrali girmek ücretsiz ve eğer içeride ayinde varsa izlemek sizin için değişik bir kültürel dini ritüel olacaktır. Notre Dame ın kamburundaki mehşur; Notre Dame Kulesine çıkmak için sıraya girerek, 8,50 euro ücret ödemeniz gerekiyor. Burası size eşsiz fotoğraf çekebileceğiniz dar koridor ve merdivenlerle, fantastik gargoyle' lar bezenmiş bir atmosfer sunuyor ayrıca kulenin tepesinden harika bir Paris manzarasına ulaşabiliyorsunuz.
    Daha sonrasında tarihi bir anıt mezat olan Pantheon gezilebilir. Bu ünlülerin anıt mezarında Victor Hugo, Emilie Zola, Voltaire ve daha bir çok ün yapmış entelektüel kişilerin mezarları bulunmakta. Bisikletlerinizle geziyorsanız, dinlenmek ve müthiş manzarayı izlemek için Lüksemburg Bahçesine gelip, hem bu huzurlu, düzenli mekanda dinlenip hem de bol bol fotoğraf çekebilirsiniz. Paris' in en ünlü müzesi Louvre Müzesi burası inanılmaz büyük ve mevsimine göre kapısında uzunca turist sıraları olduğu zamanlar olabiliyor. Müzenin 3 ayrı bölümü de 3 kattan oluşuyor, rehbersiz kaybolmanın çok kolay olduğu fakat bu sebeple de kendi keşfinizle gezmenin tadına vardığınız bir yer halini alıyor. Mona Lisa, Venüs de Millo, Victorie de Samothrace gibi eserleri özellikle görün ve Türkiye' den alınmış mı, çalınmış mı desem bilemedim bir çok eserin bulunduğu İslam Sanatları bölümüyle diğer ilginç bölüm olan Antik mısır bölümünü de gezebilirsiniz. Aslında müze bir günde sindirerek gezilemeyebiliyor fakat başlıca şeyleri görmenizde fayda sağlayacaktır.
    Buradan çıkınca yürüyerek Concorde Meydanına oradan devam edince de parfüm kokularının her yere hakim olduğu Champs-Elysees Caddesine varabilirsiniz. Biliyorsunuz ki renkli minik tatlı hamburger görünüşlü makaronlar buraya özgü ve bunların en güzellerini bulabileceğiniz yer; Ladurée... Her türü rengarenk ve farklı lezzetlerde yapılıyor.
    Arc de Triomphe yani Zafer takı, Champs-Elysées caddesinin sonunda yer alıyor. Herkes takın önünde fotoğraf çektirebilmek için caddenin ortasına atıyor kendini, sürücüler de artık bu turist çılgınlığına alışmış durumdalar. Dümdüz, engebesiz, bayırsız bir şehir Paris, bu yüzden zaten bisiklet kullanımı çok fazla ve çok da işe yarıyor. Mesela Zafer Takından sonra yine bisiklet kiralayıp Paris' in simgesi Eyfel Kulesine devam edebilirsiniz. Eyfel Kulesi; yılda tam olarak 6 milyon turist akınına uğramakla beraber, yapılışından biraz bahsetmek gerekirse; bu demirden kulenin yapımında tam 3000 işçi çalışmış ve yapımı 26 ay sürmüş, 18.038 parça demir, 2,5 milyon kadar perçinle birleştirilmiş ve yapım çalışmasında hiç ölüm olayı yaşanmamış ki yapılış yıllarının 1887-1889 arası olduğu düşünülürse demekki o yıllarda bile harika bir iş güvenliği varmış. Eyfel Kulesi' ne çıkmak için bilet kuyruğuna girip bilete 9 euro ödüyorsunuz. Paris' in muhteşem panaromik görütüsü ayaklarınız altında beliriyor. Ziyaret saatinizi akşamüzerine denk getirin gün ışığında kulenin tepesinde olursunuz ve gün batarken kentin ışıklarının bir bir yanmaya başladığı zamanlarda da çok güzel fotoğraflar çekip o enfes manzarayı da görmüş olursunuz. Ayrıca indiğinizde Eyfel Kulesi' nin muazzam ışıklandırmasına da tanık olacaksınız.
    Paris şehri tepeler üzerine kurulmamış düz bir şehir, ancak bir tepe noktası sayılan yer var ki burası; Montmarte. Burası Amélie filmini izleyenlerin hatırlayacağı, ünlü Sacré-cœur Bazilika' sının bulunduğu, birbirinden yetenekli ve ilginç sokak sanatçılarına tanık olabileceğiniz bir yer. Bazilika eşsiz bir mimariye sahip bembeyaz heybetli bir bina. Fakat Paris' li sanatçılar bu Bazilikanın kaba bir taklit niteliğinde olduğunu düşünüyorlarmış. Tabii turistlere hiç öyle gelmiyor. Anılarınız için kendinize ve sevdiklerinize birbirinden güzel hediyelik eşya almadan dönmeyin sakın. Klişeye uyup da Eyfel Kulesi figürü alabileceğiniz gibi Hard Rock Cafe' den shot bardağı da alabilirsiniz.

1 yorum: