18 Nisan 2015 Cumartesi

Sardinya Adası Nasıl Gidilir, Nereler Gezilir?

    İsmine Sardunya da denilen Sardinya Adası, İtalya ya bağlıdır ve Sicilya adasından sonra ikinci en büyük ada konumunda.
    Adadaki yerleşim M.Ö. 250 yıllarına dek dayanıyor. Sardinya özerk bölgesi kabul edilen ada 8 şehre bölünmüş. Tropikal bir tatili uzakta aramak istemeyenler için, Akdeniz in kucağında okyanus gibi turkuaz sulara sahip adanın plajlarında muhteşem bir tatil yapabilirsiniz. Bu egzotik ve tertemiz koylarla, adanın tarihi güzellikleri de birleşince haliyle ideal tatil ortaya çıkıyor.
    Sardinya Adasında tekne turlarına katılarak, en güzel koylardan biri olan Alghero da muhteşem bir gezi yaşayabilirsiniz. Çocuklu aileler için de ideal olan turlar da ziyaretçilerim güvenlikleri için her şey düşünülmüş. Cagliari de çocukları olan aileler için uygun olan plajlardan bir diğeri. Sardunya Adasının tarihi atmosferini yaşamak isteyenlerin durağı Barumini kenti olacaktır. Bu kentte çeşitli arkeolojik kalıntıları gezebilir, bronz çağından günümüze dek taşınmış tarihi taşları gözlemleyebilir. Unesco Dünya Mirası listesine girmeye hak kazanmış tarihi surları ve ilginç kule yapısı ile Nuraghe Su Nuraxi kesinlikle görülmelidir.
    Akdeniz in sahilleri ve denizlerinin güzelliği zaten dünyaca ünlü, Avrupanın ve dünyanın her yanından gezmeye, tatil yapmaya gelenler için bir tutku halini almış durumda. Sizde bu eşsiz güzellikteki turkuazın benzersiz tonlarındaki denizi görmek için Sardinya (Sardinia) Adasını ziyaret edebilirsiniz. En ünlü ve en güzel kabul edilen Akdeniz sahili Cala Luna nın benzersiz manzarası ve La Pelosa nın tropik denizleri aratmayacak sularını görmeden ve yüzmeden kesinlikle dönmeyin .
    Bir diğer gezilecek tarihi şehir ise Castello. İtalya nın tarihi yapıları oldukça güzel mimarilere sahip ve kentin taş duvarları sizi ortaçağa geri götürecek, Bastione Sam Remy Katedralini de gezebilirsiniz. Nuoro şehir merkezine yolunuz düşerse buradaki Mavi Mağarayı ve İspinigoli Mağarasını mutlaka görmelisiniz. Büyüleyici güzelliklerdeki otantik doğal yapılar.
    En önemli Sardinya Adası şehirlerinden biri olan Cagliari nin gece hayatı eğlenceli ve hareketli. Eğlence severlerin  merkezi burası. Özellikle akşam 10 dan sonra gece başlıyor ve soluksuz eğlence tüm yoğunluğuyla sabahın ilk ışıklarına dek devam ediyor. Eğlence yerleri marina pubları ve renkli kulüpleri olunca bu daha da güzel bir hal alıyor. Tropik bir yerde eğlendiğinizi size hissettiriyor. İtalya da el işçiliği ile yapılmış hediyelik eşyalar hep ayrı bir yere ve öneme sahip olmuştur. Burada da kendiniz ve sevdikleriniz için el emeği yapılmış birbirinden güzel eşyalar bulabilirsiniz. Üzüm ve zeytin bağları ile dünyaca ünlü İtalya dan dönerken alınacak en güzel şeylerden biri de has zeytinyağı ve tabiki ünlü şaraplarından olabilir. Cannonau şarabını kesinlikle tercih edebilirsiniz.


    Sardunya Adasına Nasıl Gidilir?
İtalya nın Roma kentinden aktarmalı olarak yapılacak uçuşlar ile 5 saat süren Sardunya Adasında üç tanesi uluslararası olmak üzere 5 adet hava alanı yer alıyor. uçakla geçmek istemeyenler için başka yol ise Romadan feribotlarla adaya geçiş de olabilir.
    Sardinya Adası içinde özellikle turistlerin çok keyif aldığı muhteşem bir tren ağı mevcuttur. Trenino Verde Yeşil Tren isimli bu ulaşım aracının turistler tarafından sıkça kullanılmasının başlıca sebebi ise; yapılan tren yolculuğunda Sardunya Adasının her köşesi, doğal güzellikleri, birbirinden çekici manzaraları gözlemlenebiliyor.

Sardinya Adası Uçak Bileti Fiyatları hakkında bilgi almak için BURAYA tıklayın.

15 Nisan 2015 Çarşamba

Doğa ile İçiçe bir Tatil; Zigana Yayla Tatil Köyü

    Yükseklere çıktıkça, çam ağaçlarının birden bire seyrelip yok olduğunu görmek insanı şaşırıtıyor burada. Bir süre sonra sonra geriye sadece sert ve sık otların bir kumaş gibi sardığı dağ kıvrımları kalıyor. Yayla çiçeklerinin oluşturuğu renk havuzu da cabası. Bu yol Zigana Yayla Tail Köyüne gidiyor.
    1700 metre yükseklikte bulunan Zigana Yayla Tatil Köyü (Zitaş) Zigana Dağının kuzey eteğinde. Karadenizlilerin hayvanlarını otlatmak için çıktıkları yaylaların muhteşem güzelliğini dört bir yandan gelen kentlilere sunmak için harika bir ortam oluşturulmuş. Zaten Karadeniz in doğasının güzelliği kesinlikle tartışılamaz, bu durumda yolu düşen herkesin bu temiz yayla havasını alıp, harika doğasını görmesi için gitmesi gereken bir yer burası.
    Trabzon Havalimanından 45 dakikalık bir araba yolculuğu ile kolayca ulaşılabiliyor. Daha sonra tatil köyüne varınca iki katlı ahşap, şirin yayla evlerinin verandasında oturup manzaraya karşı yorgunluk kahvenizi yudumlayabilirsiniz. 30 adet çift katlı bungalow yayla evinden oluşuyor Zigana Yayla Tatil Köyü. Toplam 120 kişi yatak kapasitesindeki tesisin bir bungalow evinde bir yatak odası ve oturma odası yer alıyor. Merkezi ısıtma, banyo, duş kabin, oda servisi, yaz-kış sıcak su hep mevcut.
    Gittiğiniz mevsime göre çevrede yapabileceğiniz çeşitli aktiviteler de bulunuyor. Mis gibi dağ havasında yapılacak muhteşem orman yürüyüşleri (treking). Extrem spor meraklıları için yamaç paraşütü deneyimi. Kışın konaklamaya karar vediyseniz tatil köyü, Zigana Kayak Merkezine 7 km uzaklıkta, rahatça gidip kayak yapabilirsiniz.  Yazın ise bunun çim kayağı versiyonunu deneyebilirsiniz. Tarih ve Kültür gezilerine katılabilir, bisikletle gezebilir ya da avcılık ile uğraşabilirsiniz.
    Kuruluş yılı 1992 yılına dayanan Zigana Yayla Tatil Köyü, 2012 yılında yaptığı yenilemelerle ve yeni eklenen restoran bölümüyle de bir hayli güzel olmuş. Zengin menü çeşidi ve akşamları ise konuklarına canlı müzik keyfiyle harika ve değişik bir tatil olanağı sunuyor.
    Çeşitli organizasyon ve iş toplantıları yapmaya da elverişli olan tesis, şehrin stresinden kurtulup daha soft ve doğa ile iç içe olan bir ortamda vakit geçirebilmenize olanak tanıyor. Tesise yakın başka yaylalar ve tarihi yerler bulunuyor. Vazelon Manastırı 17 km uzaklıkta yer alırken, Sümela Manastırı ise 36 km uzaklıkta bulunuyor. Torul Karaca Mağarası 30 km uzaklıkta ve Kuştul Manastırı ise Zigana Yayla Tatil Köyüne 35 km uzaklıkta yer alıyor. Ayrıca tarihi muhteşem doğası ve lezzetli sütlacı ile ünlü Hamsiköy ü ziyaret etmek isterseniz tesise 6 km uzaklıkta ve kolayca ziyaret edilebilir. Doğa ile baş başa tatil sevenler ve kentlerin tüm gürültüsünden, sıkıntısında uzaklaşmak isteyenler için çok ideal bir tatil olacaktır.

13 Nisan 2015 Pazartesi

Bursanın Yenişehir İlçesindeki; Cennet Kanyonu...

    Bursa nın Yenişehir ilçesindeki Cennet Kanyonu tamamen saklı bir yer. Çünkü henüz turizme açık değil el değmemiş bir güzellik.
    İlerleyen günlerde turizme açılması için çalışmalar başlatmak amacıyla, YENDAK (Yenişehir Dağcılık ve Arama Kurtarma Derneği) tarafından keşif gezisi yapılıp, ilk kez fotoğrafları çekildi. Uzunluğu yaklaşık 6 km civarında olan Cennet Kanyonu eğitimli dağcıların hızlı tempoları sayesinde 5 saatte geçilebilmiş. Baştan sonra Kanyonu gezen dağcılar bu saklı kalmış güzelliğin köy halkı tarafından uzak durulmasına sebep olan çeşitli efsanelere sahip olduğunu söylüyorlar.
    Cennet Kanyonunun girişinde ki göle Girdaplı Göl ismini veren köy halkı bu ufak gölün insanları yuttuğunu söyleyip, bu gibi inanışlardan dolayı buradan hep uzak durulduğundan bahsetmişler.
    Parkur zorlu, su yüksekliği zaman zaman 3 ile 5 metre arasına dek ulaşabiliyor. Osmanlı kaynaklarında da ismi Cennet Kanyonu olarak geçmiş bu güzel yer, hem Yenişehir turizminine katkıda bulunma,k hem de doğa sever herkesin görmesi açısından kanyonda düzenleme çalışmaları yapılacağını belirtiyorlar.
 
     Yendak dağcılık ekibi kanyon keşif gezisine başlamadan önce, Günece mahallesi sakinleri ile görüşüp daha önce kanyona kimsenin girmediğini öğrenmişler ve muhtemelen bu işi daha heyecanlı kılmıştır.

10 Nisan 2015 Cuma

Bursa Ulu Camii ve Yapılış Hikayesi...

    Bursa şehrinin en görkemli ve heybetli camilerinden biri olan Ulu Camii, Evliya Çelebi nin ifade ettiği gibi Bursa nın Ayasofyası dır.
    Ulu Camii nin mimarı olan Ali Neccar camiyi Bursa henüz ismine yaraşır şekilde yemyeşil iken 1396 - 1399 yılları arasında inşa etmiştir. Bir rivayete göre; Osmanlı Döneminin 4. padişahı olan Yıldırım Bayezid Niğbolu Savaşını kazanmak için Allah a adak olarak 20 cami yaptırmayı adamış ve Niğbolu Zaferinden sonra da damadı Emir Sultan fikri üzerine 20 cami yapılması yerine 20 kubbeli bir cami yapılmasına karar vermiş. Ancak bir dizi tatsız olay yaşanmış. Sultan savaş ganimetleri ile yaptıracağı camiyi henüz yaptıramadan, 1402 deki Ankara Savaşında esir düştüğünden Timur camiyi ahır olarak kullanmaya başlamış.

    Hemen ardından bir yıl sonra 1403 te Moğol Şeyhi Emir Bedrüddin camiyi yaktırmış. Bu caminin tarihindeki ilk yangın. Sonrasında Karamanoğlulları beyliğinden Mehmet Bey in 1413 teki kuşatmasında tekrar yanan Ulu Cami, her tarihte izler almaya devam etmiş. En sonunda Yıldırım Bayezid in oğlu I. Mehmet babasının başladığı işi devam ettirerek caminin onarımını sağlamış ve 1421 de tamamen ibadete açılmış.
    Bursa nın geçmişinde oldukça hasar bırakan tabiri caizse yerle bir eden, 1862 büyük depreminde Ulu Camii nin de 20 kubbesinden 17 si yıkılmış ve sonra tekrar tamir edilmiş. 1889 daki yangında da hasar görmüş ancak her şeye rağmen tüm haşmetiyle bu günlere dek uzanabilmiş. Sağlam ve güzel işçiliğiyle kendine özgü bir benzersizliği olan, kuzey, güney, doğu, batı tüm yönlere bakan 4 kapısı olan bir camii.
    Bursa Ulu Cami nin tam ortasında 65 metre kare genişliğinde bir şadırvan yer alıyor. Cami için yapılacak yer istimlak edilirken bu şadırvanın olduğu yer bir hanımınmış ve vermek istememiş ancak o toprak parçası ondan zorla alınmış. Sonra bu zorla alınan toprağın üzerinde namaz kılınmaz diye düşünülerek onun olduğu yere büyükçe bir şadırvan yaptırılmış. Bu geçmişten beri süregelen doğruluğu tam kesin olmayan bir hikaye.
    Bir diğeri ise; caminin inşaatında çalışmış iki kişi. Karagöz ve Hacivat... Tarihte büyük yerleri olan, bu iki ters mizaçlı dost, inşaat esnasında çalışanları eğlendirmeleriyle tanınırmış ancak sonrası bilindiği gibi pek iyi bitmemiş. Ancak anıları yıllara yayılarak devam ettirilmiş, günümüze dek oyunlarında bu sitemleri, eğlenceli bir dille hep anlatılmış hala da anlatılmakta...
   

Vandaki Akdamar Kilisesi ve Efsanesi...

    Van Gölündeki adaların en büyüğü olan Akdamar Adasında bulunan Akdamar Kilisesi, taş işçiliğinin en zarif ve seçkin örneklerinden birini temsil ettiği için görülmeye değerdir.
    Kral Gagik tarafından 900 lü yılların başında inşa ettirilmiş Akdamar Kilisesi, Keşiş Manuel e ithafen yaptırılmıştır. Vaspurakan Kralı I. Gagik, kutsal haç adına inşa ettirdiği bu kilisenin işçiliğinde, çok zengin figürler kullanmalarını istemiştir. Ayrıca duvarlar İncil ve Tevrattan alınmış çeşitli sahneler ile bezenmiştir. İngilizce The Church of the Holly Cross olarak anılan Akdamar Kilisesine ait bir de efsanesi bulunmaktadır.
    Mistik bir güzelliği olan Van Gölü ve çevresi insanları daima büyülemiş ve onları efsaneler yaratmaya, hikayeler yazmaya sevk etmiştir. Akdamar efsanesine göre; Bir zamanlar Akdamar Adasındaki bu kilisede bir rahip yaşarmış, rahibin güzel kızına civar köyden onu gören bir genç aşık olmuş.
    Rahip ise bu aşkı ikisine yasaklayıp, gence bir daha adaya ayak basmamasını söylemiş. İki kıyı arasındaki bu romantik aşkı, gece olduğunda fener ışıklarının işaretleri ile devam etmiş. İsmi Tamara olan güzel kız yerini fener ışıklarıyla belirler, genç sevgilisi ise yüzerek kıyıya gelir ve görüşürlermiş. Rahibin ise bu gizli buluşmalardan bir süre sonra haberi olmuş ve havanın fırtınalı olduğu bir gecede fener ışığı ile karşı kıyıdaki gence gelmesi için işaret vermiş. Genç hava durumunun kötülüğüne bakmadan atlamış suya ancak, rahibin fener ışığının yerini sürekli olarak değiştirmesi üzerine, genç yüzmekten bitkin bir halde kendini sulara bırakmış, o an dudaklarından iki kelime dökülmüş "Ah Tamara" sonrasında ise karanlık sulara gömülmüş.
    Bu hüzünlü efsane ve kilisesinin göz dolduran işçiliği birleşince Akdamar Adasına gidip, yıllara meydan okuyan, üzerinde tarihin tüm tozunu ve yorgunluğunu barındıran Akdamar Kilisesini göresi geliyor insanın...

9 Nisan 2015 Perşembe

Amerikadaki Bu Doğal Alan 50 Yıldır Koruma Altında

 
 
     Koruma altına alınmış vahşi doğanın bir parçası ve bir o kadar da güzel olan alan tam 50 yıldır koruma altında bulunuyor.
   1964 yılında kabul edilen bir yasa ile Amerika Birleşik Devletleri ne ait tam 109 milyon dönümlük doğal alan 50 yıldır koruma altında bulunuyor.


    Bu korunan çok geniş alanda bir çok vahşi hayvan yaşıyor ve çok farklı bir çok bitki hatta bitki örtüsü yer alıyor. Öyle ki çöl, bataklık, karlı dağlar ve yemyeşil ormanlık alanlar görülebilecek çeşitli ve kocaman bir yer burası.
    Bu güzel doğa harikası yeri dünyaya anlatabilmek için, gerek kampçı, dağcı gerekse doğa gönüllüsü fotoğrafçılar tarafından çekilmiş tam 5 bin adet fotoğraf bulunuyor.
 
     Bu fotoğraflardan seçilen karma bir oluşum, bu yıl fotoğraf sergisinde doğa aşıkları ile buluştu ve ortaya  izlemesi çok keyifli bir sergi çıktı. Açılan bu sergi 2015 yılının yaz aylarına dek ziyaretçilerini bekliyor olacak. İşte bu güzel fotoğraflarda o sergi sadece bazıları.

8 Nisan 2015 Çarşamba

Nefes Kesici İguazu Şelaleleri (Iguazu Falls)

 
     Herkese merhabalar, muhteşem İguazu Şelalelerini oluşturan nehir Güney Amerika da yer alıyor ve ismi aslında Yguazu olup, Guarani dilinde büyük su anlamını taşıyor.
    Gerçekten de dünyanın devasa büyüklükteki şelalelerinden birini oluşturuyor. İki farklı nehrin birleşerek oluştuğu Iguazú Şelalelerinin en güzel özelliği, şelaleler nehre dökülen yerin bir kaç kilometre öncesinde oluşuyor. Heybetli olan dev kısmına "şeytan gırtlağı" ismi veriliyor. Bu kısım Arjantin de yer alıyor. Ancak bu büyük şelalelerin etkisi Brezilya tarafında da oldukça güçlü şekilde hissedilebiliyor.
    İguazu Şelaleleri (Iguazu Falls) de toplam genişlik 2700 metre civarında. Uzun yağışlarda oldukça fazla su barındıran şelaleler iki basamak halinde 75 metre yükseklikten dökülüyorlar. Eleanor Roosevelt doğanın mucizesi bu harika manzarayı gördüğünde üzülerek "poor niagara" yani "zavallı niagara" demiş. 
     Kesin olmamakla beraber Iguazú Şelalelerinin dünyanın yedi harikası kategorisinde değerlendirilmesi söz konusu. 1984 yılında bu doğal güzellik, Unesco Dünya Mirası Listesinde kabul edilmiş. Her yıl binlerce turistin bu güzellikleri izlemek için dünyanın dört bir yanından geldiği düşünülürse, bu nefes kesici manzaranın gerçekten izlenmesi gerektiği doğru. 
    

3 Nisan 2015 Cuma

Maldivler Otel Rehberi ve Konaklama Seçenekleri...

    Maldivlerin (Maldives) güzel tropik atmosferinde hayal ettiğiniz tatili gerçekleştirirken öncelikle konaklama konusunda bilgi sahibi olmanızda yarar var. Birbirine benzeyen ya da daha farklı konseptlerdeki butik otellerden birini seçmek için sunduğu hizmetleri, ayrıcalıklarını keşfetmelisiniz.
    İşte Maldivler deki birbirinden güzel çeşitli oteller hakkında konaklama özellikleri ve fiyatları konusunda her bütçeye uygun olacak şekilde bir derleme yaptım. Şu an ki Maldivler kampanyalarından rezervasyon yaptırırsanız çok uygun fiyatlara konaklayabilir ve Maldivler Tatilini hayal olmaktan çıkarabilirsiniz.
    1. Hotel Elite Inn

Bu dört yıldızlı otelde dilerseniz tatil boyu kalıp uygun fiyatlarla Maldivler Tatili geçirebilirsiniz. Ya da diğer adalara gitmek için 1-2 geceliğine geçiş oteli olarak da kullanabilirsiniz. Otel plaja yakın, üç katlı bina, terası mevcut. Odalarında mini bar, klima, saç kurutma makinesi, LCD TV gibi özellikler var. Havaalanına 3,6 km uzaklıkta yer alıyor. Gecelik fiyatları kahvaltı dahil şu an rezervasyon yaptırdığınız taktirde; kişi başı 53,00 TL. Ayrıntılı bilgi için BURAYA tıklayın.
    2. Reveries Diving Village
Burası üç yıldızlı bir tatil köyü. Plaja yakın olması avantajlardan biri. Odalar gayet güzel ve lüks. Misafirlerin sıkılmaması için çeşitli oyunlar da mevcut (bilardo vs.) Bu tatil köyünde spa ve dalış seçeneklerini var. Terasında egzotik bir barı bulunuyor. İsterseniz havuzu da var. Maldivler Tatili için kalınabilecek ortalama bir tatil köyü durumunda. Fiyatlar ise; açık büfe kahvaltı dahil kişi başı, 136, 62 TL. Ayrıntılı bilgi için BURAYA tıklayın.
    3. Amra Palace Laamu
Maldivler Gan Adasında bulunan dört yıldızlı bu otel, diğerlerine nazaran çok daha konforlu. Odalarında jakuzi de bulunan otel de, plaja oldukça yakın konumda. 19 adet klimalı odası bulunuyor. İş konferansları da düzenlenen otelde spa özelliği de var. Ancak gecelik konaklama fiyatına kahvaltı dahil değil ve kişi başı fiyat; 208, 17 TL. Ayrıntılı bilgi için BURAYA tıklayın.
    4. Gangehi Island Resort
Maldivler Gangehi Adasında yer alan beş yıldızlı bu güzel otel, şu an Maldvilerdeki beş yıldızlı oteller arasında en düşük fiyatlı olanı. Odaları ahşap döşeme, yere kadar camları ve yeşillikli bir bahçeye bakması açısından çok hoş. Yemek seçenekleri de oldukça fazla olan bu otel çoğu yere de oldukça yakın. Dalış kulübünden yararlanabilirsiniz. Ayrıca oda seçeneklerinde deniz içine kurulmuş evlerde de konaklama fırsatı bulunuyor. Balayı oteli olarak da gönül rahatlığı ile seçebilirsiniz. Fiyatlar için kişi başı açık büfe kahvaltı dahil fiyat; 251, 73 TL. Tam pansiyon kişi başı fiyat ise; 361, 98 TL. Ayrıntılı bilgi için BURAYA tıklayın.
    5. Meeru Island Resort & Spa
Bu beş yıldızlı otel Maldivler de bulunan Meerufenfushi Adası. Maldivlerde birçok ada bulunuyor. Seçtiğiniz adada tatilinizi gerçekleştirebilirsiniz isterseniz biraz masrafla diğer yakın adaları da ziyaret edebiliyorsunuz. Bu güzel spa hizmeti sunan otel de oldukça hoş. Balayı çiftlerinin gözde mekanlarından biri. Otelde birçok hizmet mevcut. Konaklamada ise tam pansiyon ve her şey dahil seçenekleri var. Tam pansiyon kişi başı gecelik fiyat; 603,99 TL. Her şey dahil gecelik fiyat ise, 610, 20 TL. Ayrıntılı bilgi için BURAYA tıklayın.

2 Nisan 2015 Perşembe

Dünyanın En Büyük Mağarası; Han Son Doong

   
    Bu mağara gören herkesi etkisi altına alıyor ve büyülüyor. Burası Vietnam başketi Hanoi ye 450 km uzaklıkta ve Dong Hoi ye 50 km uzaklıkta yer alıyor.


    Quang Binh de yer alan bir milli park içindeki Son Doong Mağarası (Han Son Doong Cave) dünyaya kendini tanıtan fotoğrafları ile gerçekten büyüleyici bir yeryüzü şekli.


    Yüksekliği, derinliği ve genişliği ancak lazer ölçme cihazı ile  yapılmış. Vietnam ın muhteşem balta girmemiş ormanlarında yer alan Hang Son Doong Mağarasının sıra dışı fotoğrafları zor şartlarda çekilmiş.


    Mağara ilk kez 1991 yılında, Vietnam lı Ho Khanh tarafından keşfedilmiş. Yerli halkı ve çılgın turistleri daha korkutan 6,5 kilometre uzunluğundaki Hang Son Doong Mağarası içindeki rüzgar uğultusu ve gürültü yüzünden gerçekten çok ürkütücü.