4 Ocak 2015 Pazar

Ülkemizdeki Unesco Dünya Mirası Listesindeki Tarihi Yerler Bölüm 1


    Unesco Dünya Mirasına katılmış yerler hiçbir şekilde değiştirilemez, doğallığının korunması gereken tarihi birinci elden yaşamış kabul edilen yerlerdir. Umarım ülkemizde bu kategoriye dahil olan yerlerin sayısı her geçen gün artar da yıkımlardan, dönüşümlerden uzaklaştırılıp, doğallıkları bozulmaz. Çünkü tarihin hangi zamanında olursa olsun bu yerler; insanlığın yegane izlerini taşıyan, geçmişin ruhlarına ev sahipliği yapmış kadim hatıralarla, acılarla, mutluluklarla bezenmiş yaşanmışlıkların mimarileridir.
    Ülkemizde Unesco Dünya Mirası listesine dahil olmuş 13 bölge bulunmaktadır. Umarız ki sayıları büyük bir hızla artmaya devam eder. Bu yerlerden ilk sırada yer alanlardan biri hemen hemen herkesin tahmin edebileceği üzere İstanbul’ daki tarihi alanlardır. İstanbul’ daki tüm tarihi alanlar 1985 yılında Unesco Dünya Mirası listesine kabul edilmiştir.
İkinci sırada; Göreme Milli Parkı ve Kapadokya geliyor, yerli yabancı ziyaretine gelen her turisti ve gezgini büyüleyen, sanki farklı bir gezegendeymiş izlenimi veren bu muhteşem doğal yapılarda İstanbul’ daki tarihi alanlar gibi 1985 yılında Unesco Dünya Mirası listesine kabul edilmiştir. Kesinlikle gidip, didik didik gezmeniz gereken tüneller, vadiler, birbirinden ilginç doğal mimariler ve tabiki en güzeli kuşbakışı Kapadokya manzarasını kucaklayabileceğiniz bir balon turu sizleri bekliyor.
    Üçüncü sırada; Boğazkale Çorum’ daki Hattuşaş Hitit Başkenti geliyor. Millattan önce 13. Ve 17. Yüzyılları arasında Hitit Uygarlığına başkentlik yapmış bu antik kent çok geniş bir alana yayılıyor. Titizlikle ortaya çıkarılan beş farklı uygarlıktan kalma kalıntılar bulunmakta ve Büyük Kale yani Kral Kalesi denen yapının kısmen onarılmış hisarları günümüzde de tüm ihtişamıyla yükselmektedir. Hattuşaş, 1986 yılında Unesco Dünya Mirasları Listesine alınmıştır.

    Dördüncü sırada yer alan tarihi yer, Sivas’ da bulunan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası. Mengücek Beyi Ahmed Şah bu Camiiyi 1228-29 yaptırmış. Darüşşifayı da Ahmed Şah’ ın eşi yaptırmıştır. Camii mimarisinde Selçukluların kullandığı avlulu yapı stili ile Emevilerin yapı stilini sentez olarak birlikte gözlemlemek mümkündür. Camiinin muazzam stiline eşsiz bir süsleme şekli eşlik etmekte ve görenleri kendine hayran bırakmaktadır. 1985 yılında Unesco Dünya Mirası listesine alınmış bu yüce eser için Evliya Çelebi şöyle demiştir; “Üstad, mermer bu camiye öyle emek sarf edip, kapı ve duvarları öyle nakış bukalemun eylemiş ki, methinde diller kısır, kalem kırıktır.”
    Beşinci tarihi alan Adıyaman’ daki Nemrut Dağıdır. Kommagene Uygarlığına ait bu yapıları, Kommagene kralı olan Antiochus Theos tarafından tarihler M.Ö. 62 yi gösterirken yaptırmış. Yapılar arasında pek çok Yunan ve Pers tanrısı heykeli ve kartal başı oymalı kendi mezar tapınağı da bulunmaktadır. Heykellerin gelişi güzel yapılmayışı, belirli bir sıraya göre dizilmiş olması hiyoretesyon olarak adlandırılır. Bu yapılar 1987 yılında Unesco Dünya Mirası listesine eklenmiştir.
    Altıncı sırayı Fethiye Muğla’ da yer alan, Ksantos ve Letoon bulunmaktadır. Bu yapı antik çağ döneminde Likya’nın başkenti olmuştur. Milattan önce 7-8 yüzyıllarda yapılmıştır. Bu şehrin tanıklık ettiği birbirinden ilginç, tarihi olaylar, savaşlar, aşklar düşünüldüğünde bence sırf barındırdığı bu yaşanmışlık için bile saygıyı hak etmektedir. Günümüze dek uzanan sağlam kalıntılar arasında, lahit ve kaya mezarlar ve Likya kültürüne ait dikme mezarlar, Likya Akropolü gibi eserler yer almaktadır. 1988 yılında Unesco Dünya Mirasları listesine dahil olmuştur.
    Diğer tarihi miraslar ikinci yazımda yayınlanacaktır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder