Unesco Dünya Mirasına katılmış yerler hiçbir şekilde
değiştirilemez, doğallığının korunması gereken tarihi birinci elden yaşamış
kabul edilen yerlerdir. Umarım ülkemizde bu kategoriye dahil olan yerlerin
sayısı her geçen gün artar da yıkımlardan, dönüşümlerden uzaklaştırılıp,
doğallıkları bozulmaz. Çünkü tarihin hangi zamanında olursa olsun bu yerler;
insanlığın yegane izlerini taşıyan, geçmişin ruhlarına ev sahipliği yapmış kadim
hatıralarla, acılarla, mutluluklarla bezenmiş yaşanmışlıkların mimarileridir.
Ülkemizde Unesco Dünya Mirası listesine dahil olmuş 13 bölge
bulunmaktadır. Umarız ki sayıları büyük bir hızla artmaya devam eder. Bu
yerlerden ilk sırada yer alanlardan biri hemen hemen herkesin tahmin
edebileceği üzere İstanbul’ daki tarihi alanlardır. İstanbul’ daki tüm tarihi
alanlar 1985 yılında Unesco Dünya Mirası listesine kabul edilmiştir.
İkinci sırada; Göreme Milli Parkı ve Kapadokya geliyor,
yerli yabancı ziyaretine gelen her turisti ve gezgini büyüleyen, sanki farklı
bir gezegendeymiş izlenimi veren bu muhteşem doğal yapılarda İstanbul’ daki
tarihi alanlar gibi 1985 yılında Unesco Dünya Mirası listesine kabul
edilmiştir. Kesinlikle gidip, didik didik gezmeniz gereken tüneller, vadiler,
birbirinden ilginç doğal mimariler ve tabiki en güzeli kuşbakışı Kapadokya manzarasını
kucaklayabileceğiniz bir balon turu sizleri bekliyor.
Üçüncü sırada; Boğazkale Çorum’ daki Hattuşaş Hitit Başkenti
geliyor. Millattan önce 13. Ve 17. Yüzyılları arasında Hitit Uygarlığına
başkentlik yapmış bu antik kent çok geniş bir alana yayılıyor. Titizlikle ortaya çıkarılan beş farklı uygarlıktan kalma kalıntılar bulunmakta ve Büyük
Kale yani Kral Kalesi denen yapının kısmen onarılmış hisarları günümüzde de tüm
ihtişamıyla yükselmektedir. Hattuşaş, 1986 yılında Unesco Dünya Mirasları
Listesine alınmıştır.
Dördüncü sırada yer alan tarihi yer, Sivas’ da bulunan
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası. Mengücek Beyi Ahmed Şah bu Camiiyi 1228-29
yaptırmış. Darüşşifayı da Ahmed Şah’ ın eşi yaptırmıştır. Camii mimarisinde
Selçukluların kullandığı avlulu yapı stili ile Emevilerin yapı stilini sentez
olarak birlikte gözlemlemek mümkündür. Camiinin muazzam stiline eşsiz bir
süsleme şekli eşlik etmekte ve görenleri kendine hayran bırakmaktadır. 1985
yılında Unesco Dünya Mirası listesine alınmış bu yüce eser için Evliya Çelebi
şöyle demiştir; “Üstad, mermer bu camiye öyle emek sarf edip, kapı ve duvarları
öyle nakış bukalemun eylemiş ki, methinde diller kısır, kalem kırıktır.”
Beşinci tarihi alan Adıyaman’ daki Nemrut Dağıdır. Kommagene Uygarlığına ait bu yapıları, Kommagene kralı olan Antiochus Theos tarafından
tarihler M.Ö. 62 yi gösterirken yaptırmış. Yapılar arasında pek çok
Yunan ve Pers tanrısı heykeli ve kartal başı oymalı kendi mezar tapınağı da
bulunmaktadır. Heykellerin gelişi güzel yapılmayışı, belirli bir sıraya göre
dizilmiş olması hiyoretesyon olarak adlandırılır. Bu yapılar 1987 yılında
Unesco Dünya Mirası listesine eklenmiştir.
Altıncı sırayı Fethiye Muğla’ da yer alan, Ksantos ve Letoon
bulunmaktadır. Bu yapı antik çağ döneminde Likya’nın başkenti olmuştur.
Milattan önce 7-8 yüzyıllarda yapılmıştır. Bu şehrin tanıklık ettiği
birbirinden ilginç, tarihi olaylar, savaşlar, aşklar düşünüldüğünde bence sırf
barındırdığı bu yaşanmışlık için bile saygıyı hak etmektedir. Günümüze dek
uzanan sağlam kalıntılar arasında, lahit ve kaya mezarlar ve Likya kültürüne
ait dikme mezarlar, Likya Akropolü gibi eserler yer almaktadır. 1988 yılında
Unesco Dünya Mirasları listesine dahil olmuştur.
Diğer tarihi miraslar ikinci yazımda yayınlanacaktır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder