Dün ilk bölümü yayınladığım Unesco Dünya Mirasına katılmış
Ülkemizdeki güzel ve tarihi yerlerin kalanlarını burada paylaşıyorum.
Yedinci sırayı Pamukkale ve Pamukkale yakınlarında bulunan
Hierapolis alıyor. Hierapolis’ i II. Eumenes tarafından M.Ö. 190 da yapılmış ve
şehir M.Ö. 2. Yüzyılda Roma İmparatorluğunun egemenliğine girmiştir. Pamukkle
ise doğal travertenleri şifalı sularının
tedavi edici özelliği turistlerin ve gezginlerin ziyaretlerine ev sahipliği
yapmaktadır. Tarihi zamanlarda yaşamış bu ince düşünceli insanların, hamam
yapısını şehrin dışında bırakılmalarının sebebi ise gelen yolcuların şehre
girmeden önce yıkanması içinmiş. O dönem için devasa bir şekilde 9500
kapasiteli tiyatro yapısı aynı zamanda tasarımlarından anlaşılacağı üzere
burada Gladyatör dövüşleri de düzenlenmekteymiş. Oralarda gezerken o insanların
seslerini, görünüşlerini, hayatlarını hayal ederek zamanda yolculuk
yapabilirsiniz. 1988 yılında Unesco Dünya Mirasları listesine geçiş yapmıştır.
Sekizinci sırada Karabük’ te yer alan Safranbolu evleri
olarak tanıdığımız Safranbolu şehri bulunuyor. Şehir 1196 yılında Türkler
tarafından alınmıştır ancak şehrin tarihi çok engin, öyle ki; mehşur Homeros’
un İlayada destanının geçtiği Paflagonya Bölgesi, Safranbolu evlerinin
bulunduğu bölgedir. Bilinen en eski tarihi M.Ö 3000 li yıllara dek gitmektedir.
Tabiki bu kadar eskiye varan bir kent günümüze dek bir çok farklı uygarlık
tarafından el değiştirmiş ve her yeni uygarlıkla şekilleneren bu günkü en son
halini almış diyebiliriz. Unesco Dünya Mirası da bu tarihi bölgeyi 1988 yılında
listesine katmış.
Dokuzuncu sırada Çanakkale’ deki Troya Antik Kenti
bulunuyor. İşte aşkların en görkemlisi, en ateşlisi ve en muazzam olanının yaşandığı
yer. Yine Homeros’ un İlyada destanında adı geçen ve yaşandığı söylenen Truva
Savaşı’ nın yapıldığı bölge. Tabi bu işin mitolojik kısmı ancak sanatıa, el
işlerinden güzel eşyalar üretmeye ve süsleme sanatlarına yatkın oldukları çıkan
buluntulardan anlaşılmaktadır. Burası 199u yılından beri milli park konumunda
olduğu gibi 1998 yılında da Unesco Dünya Mirası Listesine Alınmış.
Onuncu sırada Edirne de bulunan Selimiye Camii ve Külliyesi
yer alıyor. 1574 yılında tamamlanan ve Mimar Sinan’ ın usatalık eseri olarak
isimlendirdiği Selimiye Camii yapılış esnasında kendisinin bazı kaynaklarda 90
bazılarında ise 80 yaşında olduğu anlatılmaktadır. Camii nin en güzel
motiflerinden biri, müezzin mahfilinin mermer ayaklarının birinin altında
bulunan ters lale motifidir. Bunun hikayesi ise; camii yapılmadan önce arsada
lale bahçesinin bulunduğu, arsa sahibinin ilk başta arsayı satmak istememesi
daha sonra ise camii de lale motifi bulunursa satacağına söz vermesi üzerine
Mimar Sinan’ ın ters lale motifini oraya yerleştirerek, daha önce bu arsada bir
lale bahçesinin bulunduğunu simgelemesi ayrıca ters oluşu da sahibinin ters bir
kişilikte olmasını göstermesi amaçlı yapılmıştır. Bu tarihi eser 1998 yılında
Unesco Dünya Mirası listesine alınmıştır.
Onbirinci sırada yer alan Konya’ daki Çatalhöyük neolitik
kenti. Höyükler 2000 yıl civarı sürekli yaşam alanı olarak kullanılmıştır ve
çok geniş olduklarından dolayı üzerinde tahminen 8 bin insan yaşadığı
düşünülmektedir. Gelişmiş kültür, sanat becerileri ve gelenekleri mevcuttur.
Burası Dünya üzerinde bulunan en eski yerleşimlerin arasında sayılmaktadır.
Unesco Dünya Mirası listesine 2012 yılında kabul edilmiştir.
Onikinci sırada Bursa’ da bulunan Cumalıkızık köyü yer
alıyor. Burası nispten tv dizisi sayesinde herkes tarafından biraz daha fazla
bilinmeye başlanmış ve turist sayısında artış meydana gelmiştir. 1300 lü
yıllarda kurulmuştur. Mimari yapısı olarak Osmanlı erken dönem mimarisini
yansıtmakla beraber Uludağ eteklerinin ve diğer taraftan vadilerin arasında
sıkıştığı için kızık ismi verilmiştir. Diğer çevre kızık köylerinde
yaşayanların Cuma namazları için bu köyde toplanıp, topluca namaz kılınması
üzerine köyün isminin Cumalıkızık olduğu söylenirken bu konudaki bir başka inanışa
göre de Osman Bey köyü Cuma günü kurduğu için köye bu isim verilmiştir
denmektedir. 2014 yılında Unesco Dünya Mirasları listesinde yerini almıştır.
Son tarihi mirasımızda Cumalıkızık gibi 2014 yılında listeye
alınan İzmir’ deki günümüzdeki adı Bergama olan Pergamon. Milad Öncesi dönemde 282-133 yılları arası krallık
başkentiymiş. Pergamon Kenti akropolünün en önemli mimari yapısı Athena
Tapınağıdır. Fakat malesef görsel açıdan en güzel, sanatsal ve önemli parçaları
Berlin’ e götürmüş ve orada aslına uygun olarak birleştirip sergilemişlerdir.
Bizim ülkemizde ise sadece temeller kalmıştır.
Bir ülke hiçbir ayırım yapmadan her döneme ait tüm
eserlerine sahip çıkmalı, umarız ki bu konuda daha duyarlı uygulamalar olur ki
gelecekteki nesiller tarihin parçalarını ülkelerinde gözlemleyebilsin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder