18 Eylül 2014 Perşembe

Cunda' yı da Gezelimm


   İsmine Alibey adası da denilen, Ayvalık' a bağlı olan bu ada, irili ufaklı 22 adanın içinde yerleşime tek açık olanı. Alibey ismi, Kurtuluş savaşında Padişahın Yunanlılar' a "Teslim Olun" emrine karşı gelerek, silahlı mücadeleye başlayan ilk birliğin kumandanı, Yarbay Ali Çetinkaya' nın isminden geliyor. Yıllarca Rumlara ait olan adada şu an Türkler yaşasa da adanın yaşlıları, Rumcayı (Yunanca) biliyorlar. Adanın genel nüfusu 4000 civarı olsa da yazın bu sayı tursitlerle 20 000 e kadar çıkabiliyor.
   Gezdik, gördük çok hoş bir yer. Tabi; disko tarzı gece hayatı sevenlere, muhtemelen sıkıcı gelebilir. Yoksa, eğlence istiyorsanız burada çok farklı tatlar bulabilirsiniz... Akşam tavernelarda; Rum şarkıları eşliğinde rakı, balık sofraları kurulup, Yunanistan' a gitmeye gerek kalmadan o atmosferi ayağınıza getiren mekanlardan, ne kadar haz duyduğunuzu fark ettiğinizde, doğru yerde olduğunuzu anlayacaksınız. Lakin; gündüzleri sıcakta yürümek, biraz çekilmez olabiliyor bence, gezmek için akşam üzerini beklemek en ideali. Arnavut kaldırımlı dar sokaklar arasında, taş binaların tarihi ve hoş mimarisini seyre dalarak dolaşabilirsiniz.. 
  Sizde benim gibi güneşin batışını izlemeyi seviyorsanız; bir de Cunda' dan izleyin, gelin gibi süzülerek ufukta yok oluşunu ve yerini kızılın en güzel tonlarına bırakışını, keyfine doyamayacaksınız... Adanın deniz kenarı kısmında, restoranlar bulunuyor. Denize girmek için pek uygun değil çünkü, mini marina havasında. İç taraflara doğru eski Rum evleri; hem birbirinden çok farklı, hem de muteşem bir uyum içinde uzanıyorlar.
  Konaklamak için, bu birbirinden güzel Rum evlerinden birini seçeceksiniz. Çok fazla butik otel mevcut ve hepside sizi zaman yolculuğuna çekip, tarihi yaşatacak cinsten. İçlerinin dizaynları öyle doğal ve öyle çok yaşanmışlık barındırıyor ki. Dantel perdeler, halılar, duvarlar, tavanlar, hayran kaldığım o ahşap panjurlar, hepsi sanki birer kadim dostmuş gibi uyum içerisinde. İşletmecilerin çoğu Rum göçmeni ve sempatik insanlar bu yüzden, tarihe ve anılara meraklıysanız; siz sorun, onlar anlatsın farklı kültürün anılarını, yaşanmışlıklarını...
  Adayı gezdikçe, sürekli bir kilise çatısı çarpacak gözünüze. Yolu takip ettiğinizde, yukarı kısımlarda kiliseyi bulacaksınız. Restorasyon aşamalarından geçiyor, mimarisi resimlerdeki gibi çok hoş ve büyük bir yapı.
  Konaklama fiyatlarına gelecek olursak, genel olarak oda kahvaltı hizmet sunuluyor. Günlük konaklama
70 TL den başlayıp, 200 TL ye kadar çıkabilmekte. Daha sonralarda otel olarak yapılan yeni tesislerde mevcut. Sezonun biraz dışında gitmişseniz; pazarlık edip, fiyatları biraz daha aşağılara çekebilirsiniz. Bu muhteşem yerde; çok güzel anılar biriktirip, sevdiklerinizle çok eğlenmeniz dileğiyle...                                      

Fotoğraflar: Melike Eroğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder