Bazen hayat kapkaralık bir yoldur; ve bu yolda sadece insanların hayatı heba olmaz, bazı zamanlar şehirlerde heba edilir, yenilik uğruna yok olur, görünümleri çarpıtılır ve gri betonlara teslim olurlar... Eski sahipleri baktığında tanıyamaz yaşadığı sokakları, doğduğu evi, ona hayat veren o şehri…
İnsanlarla sokak kedileri, birbirlerine çok benzerler aslında. İnsanlarda genelde doğduğu mahalleyi, sokakları, terk etmek istemez uzaklara gitse de; yine doğduğu yerden bir ev almaya çalışırlar. Sokak kedileri de aynı sokakta; aynı muhitte yaşar, zamanı geldiğinde çıkmaz sokakların birinde, karanlıklar ardında göçüp giderler. Ayrıca iki ırkta, istikrarla nankördür. Hatta bazı insanların gururu, aptallık seviyesine ulaşacak kadar fazladır. İki ırka da iyilik yaparsınız ve sonunda, pençelere ve umulmaz peşkeş çekmelere maruz kalırsınız. Ama en azından kediler sevimlidir. İnsanların ise sevimli olduğu zamanlar, pek sınırlıdır...

Bazen hayat çok karanlık bir yolun ikinci yarısı gibidir. Çalışırsın, çabalarsın, bir yerlere ait olduğuna dair iyimser hisler beslersin ve hayat artık senin rolünün bittiğini söyler. Çok karamsar yaklaşımlarla bakabiliyoruz bazen yaşama bu doğru... Ama bu sadece içinde bulunduğumuz durumun değiştirilemez baskısı. Ve belki de modern çağın şehirlerinin üzerimize yüklediği sözde yenilikçi yükleridir... Kimbilir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder