17 Eylül 2014 Çarşamba

Kız Kulesi' nin Hikayesi / History of The Maiden' s Tower



   Kız kulesi ilk dönemlerde Atinalı General Alcibiades tarafından, İstanbul boğazındaki gemi giriş çıkışlarını kontrol altında tutabilmek amacıyla, M.Ö. 410' da deniz feneri olarak inşaa edilmiştir. Daha sonra, Bizans İmparatoru I. Manuel Komneos Kız Kulesinin deniz feneri yapısını kaleye dönüştürmüştür. İstanbul 1453 yılında Türkler tarafından fethedildiğinde, tekrar deniz feneri olarak kullanılmaya başlanmıştır. İlerleyen zamanlarda kule yangına maruz kalmış, ahşap yapısı zarar görmüştür. Dönemim Sultanı III. Ahmet, bu sefer kuleyi daha sağlam olması amacıyla, taştan yaptırmış ve ismine Kız Kulesi dediğimiz yapı günümüze kadar ulaşmıştır.

    Neden ismine Kız Kulesi diyoruz? Gerçek bir sebebi yok ama efsanelerden süregelmiş bir isim bu. Tabi kulede eski zamanlarda gerçekten bir kral kıznı hapsetmiş mi hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Tarih bize tam somut kanıtlar veremese bile, yine de böyle bir hikayenin yaşanmış olduğunu neden hayal etmeyelim ki?
   Kız kulesinin çeşitli efsaneleri var. Ama en güzeli prensesli olanı bence. Yıllar önce; babası tarafından boğazın ortasındaki Kız Kulesinde yaşamak için, bu adaya gönderilen prensesin hikayesi... Kral kulenin, konumundan dolayı güvenli olabileceğini düşünmüş. Çünkü efsaneye göre, prensess 18 yaşına geldiğinde yılan tarafından ısırılıp zehirlenecek ve ölecekmiş. Kral güvende olması için kızını Kuleye gönderiyor. Fakat kader, krallardan bile güçlü olduğunu bir kez daha kanıtlıyor... Çünkü güzel prenses; herşeye rağmen 18 yaşına geldiğinde, ona gönderilen üzüm sepetinden çıkan yılan tarafından ısırılarak zehirlenip öldürülüyor...

    Şimdilerde Kız kulesi çok lüks bir restoran. İçi her ne kadar çok büyük olmasa da, buram buram tarih ve sanat kokuyor. Alt katı restoran, üst katı ise kule bar olarak hizmet veriyor. Özel günlerinizde, davetlerinizde kuleyi kapatabiliyorsunuz. Zengin ve çeşitli menüsüyle, iyiki gelmişiz dedirtecek cinsten bir yer. Kahvaltı, öğle yemeği, brunch, akşam yemeği ne dilerseniz seçenek sunuyorlar ve nostaljik ortamda canlı müzik eşliğinde keyifle yemeğinizi yiyebiliyorsunuz. Yemekten sonra da muhteşem İstanbul manzarasına karşı içkinizi yudumlamak için, üst katı ziyaret edebiliyorsunuz. Fiyatların biraz yüksek olduğunu göreceksiniz fakat, internette zaman zaman çıkan fırsat kuponlarından yararlanıp gelebilmeniz de mümkün. Bence herkes bir kere burada olup bu atmosferde bulunmayı isteyecektir...


History books tell us that in the year 410 B.C. the Athenian commander Alcibiades built a wooden lighthouse on this island. Later, the Byzantine Emperor Manuel  I Comnenus turned the lighthouse into a fortress. When İstanbul was conquered by the Turks in 1453, it became a lighthouse again. In the eighteenth century, after it had burnt down in a fire, it was rebuilt by Sultan Ahmet III. This time it was made of stone. Today, this stone ligthouse is called ' The Maiden' s Tower'.

Why do we call the lighthouse 'The Maiden' s Tower'? There is no real reason, only a legend. Of course we do not really know if there was a maiden in prison on the island or not. History does not tell us any facts about this story. But that does not mean that it never happend. So why shoundn' t we imagine that it did? Anyway, in short legend is like this.

 'The Maiden' s Tower' is the story of a princess a long time ago who was sent to live on a small island in the Bosphorus by her father. According to local tradition, the princess' s father had heard that when his daughter reaches the age of 18 than would be bitten by snake and die, so he sent her to live on the island so that she would be safe from snakes. But Fate is more powerful even than kings...

Cause, despite everything princess bitten by a snake from comes the basket of grapes...   And today ' The Maiden' s Tower is restaurant and very luxury. Tower' s inside is not too big, but very historical and artistic. Downstairs using as restaurant and upstairs using as bar. Restaurant' s menu is very rich and various. Options available is breakfast, brunch, dinner with live musics. And after drinking a few drinks to upstairs with magnificent İstanbul view. Menu prices a little expensive than other restaurants. But who wants to feel this history in here? I think everyone...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder