4 Şubat 2015 Çarşamba

Amerika, New Orleans ve “Mardi Gras” Kutlamaları

    Amerika nın güzide şehirlerinden New Orleans başına çeşitli doğa felaketleri gelse de inadına üzerindeki yaşam alanlarını ve halkını ağırlamaya devam ediyor. Eski ve yeni kısmı bulunan şehir, eski tarihi sokakları tüm binayı saran balkonları ile olduğu kadar Jazz ve Blues Müziğin de başkenti olarak kabul ediliyor. Amerika daki her özel günün, büyük bir coşkuyla kutlandığı, eğlencenin geri tepmediği ve boş geçmediği bir şehir.

    Biraz tarihini değinmek gerekirse; Fransa nın Orleans Dükü 1718 de Mayıs ayının güneşli bir gününde bu şehri kurarak ismine “La Nouvelle-Orleans” demiş. Ve bundan 45 sene sonra da öylece New Orleans ı İspanyollara kaptırmışlar. Bunu yediremeyen Fransızlar intikam almak için 1801 de şehri tekrar ele geçirmişlerse de bu galibiyet uzun sürmemiş çünkü,  bu çileli şehir para meraklısı Napoleon tarafından     Amerikalılara satılmış. İç savaş zamanlarında yüreklerini dökmüşler ve cazz müzik eşliğinde acılı hayatlarını anlatmışlar. Napoleon şehre her ne kadar kazık atmış ve satmış olsa da yine de Fransız kültürü egemenliğini pek yitirmemiş.
    New Orleans tan adını bolca duyduğumuz Amerika nın en uzun dünyanın ise uzunluk sırasında 4. Olan nehri Missisippi geçiyor. Nehir kenarında yürüyüş yapabilirsiniz. En önemli ve görmeniz gereken yer Canal Street, bu cadde eski ve yeni şehri iki tarafa ayırıyor; bir yanda iş merkezleri uzanırken, diğer yanda turistik yerleri görmeniz mümkün. Bu caddenin içi su dolu nedeni ise; zamanında nehir ile gölü birleştirmek için kanal olarak açılmış burası, ancak tamamlanamayınca bari doldurup cadde yapalım demişler. Bu şehrin su baskınları açısından zararlı olsa da artık yapılmış bir kere.
    Sonraki durağınız French Quarter. Buranın en popüler, capcanlı sokağı ise Bourbon Street. Bu cadde de gece hayatını adına aradığınız her tür mekanı bulabilirsiniz, 4-5 kilometre boyunca uzayıp giden bir sürü mekan düşünün, işte öyle... Ama ben Cazz ve Blues müziğin ana vatanına gelmişim bunları divalarından dinlemek isterim derseniz gideceğiniz mekanlar Fritzel’s ile Sing&Sing olabilir. Yine French Quarter bölgesinde yapabileceğiniz bir diğer ilginç şey ise French Market e uğramak olacaktır. Bu pazarda aradığınız tüm hediyelik eşya, giysi ve bir çok ürün bulabilirsiniz. Bu Pazar 19. Yüzyılda Missisipi Nehri üzerinden gelen gemilerdeki malların satılması için kurulmuş ve günümüzde de turistik bir şekil almış durumda.
    19. Yüzyıldan günümüze kalan bir başka yer de Jackson Square. Bu meydanda adım başı sokak müzisyenleri ve falcılar, ressamlar görmeniz mümkün. Birçok filmde konusu değinilen büyücüler kenti olarak geçen New Orleans ta eski zamanlarda bu sanat icraat ediliyormuş ve en ünlü Vodoo Büyü Kraliçelerinden biri de Marie Laveau. 1700 lü yılların sonlarında doğduğu düşünülen büyücünün mezarını da ziyaret edebilirsiniz. Hatta eğer meraklıysanız hatıra olarak Vodoo Bebeği satın alabileceğiniz dükkanlarda var.
    Decatur St. Üzerinde bulunan birbirinden güzel faytonlardan birine atlayıp, şehir turu yapmanız sizi hem dinlendirecek hemde genel olarak gezmenizi sağlayacak. New Orleans turuna katılırsanız da sizi gezmeye götürecekleri farklı mimarideki mezarlığa gidip kendinizde gezip, görebilirsiniz. Mezarlar ev gibi toprağın üzerine inşaa ediliyor, çünkü şehir su seviyesinin altında ve cenazelerini toprağın altına gömemiyorlar. Yoksullar için apartman tipi katlı mezarlıklar yapılırken, zenginler en pahalı mermer ve granit kullanılarak ihtişamlı mezarlar yaptırıyorlar.

    Yemek konusunda kendilerine özgü bir mutfakları var. Aslında bu mutfağın yemek tariflerinin kaynağı zamanında kölelerin efendilerinin yemeklerinden kalan artıkları karıştırmalarıyla uydurdukları yemeklerden geliyor. İlk başta itici gibi dursa da herkes tarafından beğenilip, lezzetli bulunan karışık yemekler bunlar.


    New Orleans ın eğlence konusunda dur durak bilmez bir yer olduğunu söylemiştik. İşte bir kutlaması var ki Rio ya falan gitmenize gerek kalmaz, bu karnaval ın ismi “Mardi Gras”... Aslında anlamı Yağlı Salı olan Mardi Gras nın tarihi Fransız Kolonilerine dek dayanıyor. Büyük Perhiz dönemi öncesi istenilen her yiyeceğin tüketilebileceği son gün anlamındaki bir Katolik Geleneği olduğu için her yıl farklı günlere denk geliyor takip etmek lazım. Mesela bu yıl 6-17 Şubat tarihleri arasında kutlanacak. Bu coşkulu kutlamaları Krewe ismindeki ekipler, planlıyor, duyuruları hazırlıyor ve herkesle paylaşıyorlar. Festival bu ekiplerden Rex ve Krewe lerin ışıltılı, simli yapay botlar ve çeşitli değişik araçlar üzerinde caddeden geçerek, herkese boncuktan kolyeler dağıtmasıyla başlamış sayılıyor.                 
    Geleneksel Festival tüm insan kalabalığıyla ve eğlencesiyle, Charles Sokağı ve Canal Sokağında hayat buluyor. Festival boyunca barlar, dört bir yandan gelen müzisyenlerin performanslarını sergilediği etnik yerlere dönüşüyor. Eğlenceler sabahlara dek devam ediyor. Bunların hepsi bir yana “Mardi Gras” nın popülaritesinin sebeplerinden biri de festivaldeki söz konusu boncuklu kolyeleri diğer gelenlere fırlatarak kendinize bira ısmarlatabilir ya da karşılığında öpücük alabilirsiniz.

Amerika Vize Başvurusu ve Şartları için BURAYA TIKLAYIN

1 yorum:

  1. keşke Amerika vizesi için şartlar zor olmasaydı da gidilebilseydi..güzel yazı teşekkürler..

    YanıtlaSil